Türkiye İş Bankası ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) arasında Ocak 2024’te arasında imzalanan protokol ile hayata geçirilen Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) açıldı. MATAM, Başta Marmara Bölgesi olmak üzere Türkiye’deki aktif fayların oluşturduğu tehlike ve risklere dair veri üretmek ve detaylı bilimsel çalışmalar yürütmeyi amaçlıyor. MATAM’da yürütülen çalışmalardan bazıları; fay haritalama ve yapay zekâ destekli dinamik tehlike analizi, bina-ölçekli (mikro) yer hareketi ve davranış analizi, sensör ağı ve ivmeölçerlerle sürekli izleme ve deniz, kara entegre ölçüm altyapısı oluşturmak. Araştırma Merkezi, bu faaliyetleri yürütmek için bünyesinde jeoloji, jeodezi, jeofizik, deprem mühendisliği, elektrik-elektronik, veri analizi, şehir ve bölge planlama gibi farklı disiplinlerden akademisyenleri bulunduruyor.
Risk analizi
Merkezi İTÜ’nün Ayazağa Kampüsü’nde bulunan MATAM’ın açılışında Konuşan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, MATAM’da yer bilimcilerden afet yönetimi uzmanlarına, dijital teknolojilerden sosyal bilimlere kadar pek çok alandaki bilgi disiplinler arası bir yaklaşımla buluşacağını söyledi. Yapılan çalışmaların tehlikeleri önceden öngörmeyi, riskleri doğru analiz etmeyi ve karar vericilere güvenilir, sayısal ve dinamik veriler sunmayı mümkün kılacağını belirten Mandal, lisans seviyesinden doktora düzeyine kadar öğrencilerin bu sürece aktif olarak katılabileceğini söyledi.
Önemli rol oynayacak
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen de açılışta yaptığı konuşmasında, bundan sonrası için İTÜ’ye bağlı bir merkez altında daha fazla veri ile daha hassas hesaplamaların yapılması, çalışmaların daha bilimsel bir altyapıya oturması ihtiyacının bulunduğunu vurguladı. Sözen, “Bize ayrıca merkezin bir binası, modern bir laboratuvarı, fay tespitleri için yeni cihazları olması; yeni cihaz ve drone’larla sahaya çıkarak fay tespiti yapılması; yüksek sayıda sensörle hassas veri girişi sağlayarak depremin yıkıcılığının metrekare bazında ölçülebilmesine ihtiyaç olduğu aktarıldı. İTÜ’nün desteğiyle kurulacak, bilimsel veri üretilmesi ve toplumun aydınlatılmasında önemli bir rol oynayacak bu merkezin teknoloji ve veri kullanımıyla Marmara’da gerçekleşebilecek depremlerde olası can ve mal kayıplarının önüne geçebileceğini düşünerek bu projede yer aldık” dedi.
Araştırma şart
MATAM’ın proje yürütücülüğünü üstlenen Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise son yüzyılda depremlerde ülkemizde 126 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, deprem gibi sorunlara karşı bireysel çalışmalarla çözüm üretmenin mümkün olmadığını, kurumsal yapılar altında ciddi bilimsel araştırmalar yürütülmesi gerektiğini söyledi. Yaltırak, MATAM’ın en önemli özelliklerinden birinin, veriyi ve bilgiyi görselleştiriyor olması olduğunu belirterek, bir fayın üzerinde nerede stres biriktiğine dair 10 sayfalık bir yazı yerine, üç boyutlu fay haritasında yırtılmanın nerede, nasıl başladığıyla ve nereyi nasıl etkilediğinden bir binanın buna nasıl dayandığına kadar gidecek bir süreçle ilgilendiklerini ifade etti. Ayrıca Yaltırak, inşaat ve deprem mühendislerine doğru bilgi ve veri sağlamanın önemine dikkat çekti.
Herkesi rahatsız ettim
“Binamız 6 ayda gerçek anlamda tamamlandı. İTÜ için asırlardır çağdaş derler ama benim için asırlardır şantiye burası. İTÜ'nün bir şansı var her alanda yetkin insanların bulunduğu tek üniversite burası” diyen Yaltırak, “YÖK başkanı, 'Hocalar makale yazacaksa odalarında yazsın' demişti. Bu merkezin dünyada benzeri yok demişti. Türkiyede dünyada olmayan şeyi biz becermeyiz gibi bir anlayış var ancak bende böyle bir anlayış yok. Kurduğumuz bu kurum 21. Yüzyılın ikinci yarısını ilgilendiriyor. Türkiye’nin Apollo projesi dedik. Bu adam çok rektör gördü çok hoca geçirdi ama bir o kadar da soruşturma geçirdi çünkü herkesi rahatsız ettim. Bu para benim şahsi param olsa 6 ay içerisinde bu merkezi hayata geçirirdim” dedi. Bilimden uzak ve rant odaklı çalışmalar yapıldığını belirten Yaltırak, “Kentsel dönüşüm adı altında bir yağma yürütülüyor. Rant odaklı olan ve benim emeklerimi hiçe sayan çalışma yapılıyor. Latinler İstanbul'a geldiğinde bu kadar yağmalamamıştı” açıklamasını yaptı.