Dağlar, tepeler, araba, Balkanlar!

Mehmet Mert ağabeyimizin yazısını dün okudunuz, okuyanlar anladı: Balkanlar’da tam yedi gün süren, kimine göre turistik, kimine göre trajikomik bir yolculuk. Ama işin içinde biz de vardık! Yani yazının satır aralarına benim gözümden birkaç gırgır not da düşmek farz oldu. Çünkü bazı anılar var ki, onları ben yazmazsam eksik kalır. Mehmet Mert cok hareketliliği ile dikkat çeken birisidir. Durduğu yerde duramayan, ele avuca sığmayan bir kişiliği olduğunu çok daha yakından öğrenmiş oldum bu gezide. Hele bir de arabayı kullanan o iken bendeki sağ koltuk oturuşunu bir görseydiniz. İşin esprisi tabi. Genelde aracı kullanan bir başkası ise biz genelde sağda daha çok yoruluruz.
Araba kayıp!
Şimdi düşünün: Budva'da denizde keyif yapmışız, gayet huzurlu bir günün ardından arabanın yanında buluşmaya karar veriyorsunuz. Araca gidiyoruz eşim Asuman'la. Diyoruz herhalde Mehmet abi ve Neşe abla araçla bir yere çıktı. Yarım saat bekliyoruz. Neyse bir noktada buluşuyoruz. Araba onlarda da değil. Garsonlara soruyor Mehmet Ağabeyimiz. Garson demez mi " Bursa araç hırsızlığı da çok oluyor" Eyvah. Kiralık araç çalınması bizim buralarda çok teferruatlı işlemleri olan iş. Bir de yurtdışını düşün! O an yüzlerdeki ifadeyi görmeniz lazımdı. “Araba çekildi mi, çalındı mı?” sorusu beynimizi yakmaya başladı. Bazı yerel halk, “Geçmiş olsun, çalınmış olabilir” dedi. Bizim panik katlandı, adeta beynimiz yandı. Yine de tam emin olalım diye arabayı park ettiğimiz yere gittik tekrar yine yok. Taksici çekilmiştir. Çekilen yere gidelim dedi. Çok uzun bir mesafe değil gittiğimiz otopark ama 35 Euro yapıştırdı taksimetre. Örümcekmiş onların çekici aracın ismi. Örümcek almış bizim arabayı. 150 küsür toplam maliyet. Diğer park cezalarımız da var tabi. Yani anlayacağınız araba başımıza bela oldu. Ama işin tuzu biberi, cezalar idi. 35’liğin 2 bin 500 TL olması ise hesap geldikten sonra ortaya çıkınca ver veriştir...
Mehmet Abi’nin enerjisi
Mehmet Abi’yi tanıyan bilir: Yerinde durmaz. Enerji patlaması yaşayan bir genç gibi. Denizde bir kayalık vardı, hani insanın uzaktan bakıp “Oraya çıkılmaz” dediği türden. Biz daha havluyu sererken, bir baktık Mehmet Abi kayalıklara tırmanıyor. Sahildeki turistler telefonlarına sarıldı, kimisi fotoğraf çekti, kimisi “Şimdi düşecek” diye bahis oynadı bence. Bir yerden muhakkak o fotoğraflar çıkacaktır. Bir de adam suyun içinde kayboldu resmen. Biz çıktık, güneşlendik, kahve içtik, yine denize girdik; o hâlâ içeride! Neredeyse dalgıç kıyafetiyle çıkacak sandım. Bir ara ciddi ciddi düşündüm: “Herhalde Budva açıklarında balıkçılar ağ atınca Mehmet Abi’yi de çekecekler.” Ben denizde uzun süre kalmayı pek sevmem. Genelde girer, dalar çıkarım.
Erkeklerin klasiği
Bir erkek refleksi vardır: Yeni bir yer görürsün, fotoğraf çekersin, “Tamamdır, hadi gidelim” dersin. İşte o refleks, Mehmet Abi’de de bende de vardı. Bir çok yerde Asuman ve Neşe Abla bizim bu erkek genetiği yüzünden çok sıkıntı çektiler bence. Şuraya da gidelim dedikçe onlar,, biz çoktan “Yeter, başka yere geçelim” moduna giriyorduk. Kadınlar daha bir keyif insanı, biz ise “gördük, tamamdır” kafasındayız.
Neşe Abla = Neşe
Bir de Neşe Abla var tabii. İsmi gibi cıvıl cıvıl, pozitif, uyumlu. Nerede gerginlik olsa, bir espriyle havayı dağıtıyor. Yolculuğun vitamin takviyesi gibiydi. Herkesin yanında bir “Neşe abla” olmalı, aksi halde Balkan yolları çekilmez.
Asuman’ın listesi
Eşim Asuman ise elinde kocaman bir listeyle yola çıkmıştı. Ama sonuç? Listenin sadece yüzde 25’ini yapabildik. Yüzde yüzünü yapsaydık, biz hâlâ Karadağ dağlarında kaybolmuş olurduk. Düşünün: Adam akşam “yarın dağa çıkıyoruz” diyor, sabah başka ülkeye geçmişiz. Asuman hâlâ “Ama listede şu vardı” diye ısrar ediyor. Biz de “O listeyi müzeye koyalım, Balkanlar turizminin hatırası olsun” dedik.
Sonuç;
Yedi gün boyunca hem güldük, hem yorulduk, hem de Balkanların güzelliklerine hayran kaldık. Ama en çok da dostluğu, arkadaşlığı, beraber yola çıkmanın keyfini yaşadık. Derler ya, “Bir insanı tanımak istiyorsan onunla yolculuk yap.” Çok doğru. Biz yolculukta hem birbirimizi daha çok tanıdık, hem de hayatımızın en unutulmaz anılarını biriktirdik. Ve ne kadar dağ yolları varsa hep o yollardan gittik ve herkese tavsiye ediyorum. Uçurum korkusu yoksa tabi... Şimdi sırada yeni planlar var. Mehmet Abi’nin bitmeyen enerjisi, Neşe Abla’nın pozitifliği, Asuman’ın eksilmeyen listesi ve benim şoförlüğümde yeni yerlere inşallah...