Üç nesilde değişen bir bayram hikayesi

Bir zamanlar bayramlar, sadece büyüklerin dizinin dibinde oturup alınan dualarla, evin önüne serilen kilimlerde kuzu etinden yapılan kavurmalarla, sabah ezanıyla başlayan telaşlarla tanımlanırdı. Zaman aktı, nesiller değişti, şehirleşme büyüdü, teknoloji evlerin içine kadar girdi. Bugün Kurban Bayramı hâlâ aynı inançla kutlansa da, şekli, tarzı ve ritüelleri ciddi değişim geçirdi. Bu yazıda, Kurban Bayramı'nın son 30 yılda nasıl bir evrim geçirdiğine tanıklık edeceğiz.
1990’LARIN BAYRAMLARI: GELENEĞİN HÂKİMİYETİ
90’larda Kurban Bayramı, mahalle kültürünün bayramıydı. Bayram sabahı herkes camiye gider, dönüşte kurbanlıklar avlularda ya da bahçelerde kesilirdi. Etleri paylaştırma işi çocuklara büyük bir gururla verilirdi. Aile büyükleriyle bir arada olmak kutsaldı. Bayramlık kıyafetler özenle hazırlanır, el öpmek adeta bir törendi. O yıllarda köy ile şehir ayrımı netti. Şehirde kurban kesen sayısı görece azdı. Genellikle köylerde kurban kesilir, etler şehre getirilirdi. Kasap yoktu, kurbanı genellikle aileden biri ya da mahallenin ‘bıçak ustası’ keserdi. Hayvanla duygusal bağ kurulur, o bağ ile kurban edilirdi. Bayramlar aynı zamanda aile birliğinin, komşuluk hukukunun zirveye çıktığı zamanlardı. Zil çalıp “et geldi” demek, en güzel bayramlaşma şekliydi.
2000’LER: ŞEHİRLEŞME VE ORGANİZASYONLAR DÖNEMİ
2000’li yıllarla birlikte Türkiye’de hızlı bir şehirleşme süreci başladı. Bu değişim, Kurban Bayramı’nın pratiğine de yansıdı. Apartman hayatı yaygınlaştıkça kurban kesimi, apartman önünde yapılması mümkün olmayan bir faaliyet haline geldi. Belediyeler kurban kesim alanları kurdu, etrafı çitlerle çevrili alanlarda profesyonel kesimler başladı. Bu dönem, kasapların ve mezbahaların işinin arttığı yıllardı. Artık bayram sabahı ailece değil, sırayla kurban alanlarına gidiliyordu. Kurban kesimi "izlenilen" değil "yaptırılan" bir ritüele dönüşmeye başladı. Aynı yıllarda yurtiçi ve yurtdışına vekaletle kurban kesimi yapan dernekler ve vakıflar büyümeye başladı. “Ben kesemem ama sevabına ortak olayım” diyenlerin oranı arttı.
2010’LAR: TEKNOLOJİNİN GÖLGESİNDE BİR BAYRAM
2010’lu yıllara geldiğimizde artık cep telefonları, sosyal medya, online bağış sistemleri hayatımıza tam anlamıyla girmişti. Kurban Bayramı da bu teknolojik dönüşümden nasibini aldı. Vakfınıza ya da derneğe bir SMS gönderiyorsunuz, kurbanınız Somali’de, Suriye’de ya da Güney Asya’da kesiliyor. Size video kaydı geliyor, kurbanınızın kesildiği anı izleyebiliyorsunuz. Aile büyükleriyle yüz yüze bayramlaşma yerini, görüntülü konuşmalara bırakmaya başladı. Bayramlaşmak için köyüne gidenlerin oranı azaldı. Ayrıca sağlıklı yaşam ve veganlık gibi eğilimler de bu dönemde yükseldi. Kurban ibadetine daha eleştirel bakan bir kitle oluştu. Bayram boyunca sosyal medyada bu konuda sert tartışmalar yaşanır oldu.
2020’LER: PANDEMİYLE DEĞİŞEN DUYGULAR
2020'li yıllar Kurban Bayramı açısından oldukça sarsıcı bir dönemin başlangıcı oldu. COVID-19 pandemisi, tüm dini ve toplumsal ritüelleri olduğu gibi Kurban Bayramı’nı da etkiledi. Sosyal mesafe, maske zorunluluğu, kurban pazarlarının sınırlı kapasiteyle çalışması derken, bayram, ilk kez bu kadar mesafeli kutlandı. Bayramlaşmalar ekranlardan yapıldı. Birçok kişi kurban kesmekten vazgeçti ya da tamamen vekaletle çözümler tercih etti. Pandemiden sonra da eski alışkanlıkların çoğu geri dönmedi. Online bağış sistemleri kalıcı hale geldi. Fiziksel bayram ziyaretleri, özellikle büyükşehirlerde ciddi oranda azaldı. Artık çoğu kişi için bayram, "tatil" anlamına gelmeye başladı.
2025’E GELDİĞİMİZDE: BAYRAM RUHU NEREDE?
Bugün Kurban Bayramı hâlâ dini yönüyle güçlü bir ibadet. Ancak toplumsal karşılığı oldukça değişmiş durumda. Ailelerin bir arada olduğu büyük sofralar, sokaklarda çocukların neşeli koşuşturması, kapı kapı gezilen ziyaretler artık yerini bireyselliğe bırakmış durumda. Kurban artık bir ibadet olmaktan öte, bir organizasyon süreci gibi planlanıyor. Hangi dernek daha iyi video gönderiyor? Hangi vakıf daha şeffaf? Hangi kasap en hızlı kesiyor? Ama bu satırları yazarken bir şeyin hâlâ değişmediğini görüyorum: Kurban Bayramı hâlâ paylaşmanın, yardımlaşmanın ve hatırlamanın en güzel vesilesi. Belki yöntemler değişti, belki ritüeller başka şekillere büründü ama o ruh hâlâ yaşıyor. Sadece biraz tozlanmış olabilir. Tozları silmek ise bizim elimizde… Herkese mutlu bayramlar diliyorum...