Beylikdüzü’nde kira çığlığı!
Beylikdüzü, İstanbul’un batıya açılan modern yüzü olarak uzun yıllar “kaliteli yaşam – makul fiyat” denkleminin temsilcisiydi. Fakat son beş yılda bu denklem bozuldu; kira artışları ilçenin temposunu, insan ilişkilerini ve yaşamın akışını görünür biçimde değiştirdi.
Bugün Beylikdüzü’nde kiraların ulaştığı seviyeler yalnızca ekonomik bir gösterge değil; sosyal yapıyı şekillendiren, hatta yer yer sarsan bir gerçekliğe dönüştü.
Artışların nedenlerine baktığımızda tablo net: Yeni konut projeleri, artan nüfus hareketi, ulaşım yatırımı beklentisi ve ülke genelindeki ekonomik baskılar Beylikdüzü’nü bir mıknatıs gibi çekti. Ancak bu cazibenin bedeli, özellikle sabit gelire sahip haneler için giderek ağırlaştı. Birçok aile bütçesinin neredeyse yarısını kiraya ayırmaya başladı; kimileri daha küçük evlere yöneldi, kimileri semti terk etti, kimileri ise çareyi birlikte yaşamakta buldu.
Bu tabloyu sadece bireysel krizler olarak görmek eksik olur. Çünkü yükselen kiralar, mahalle kimliğini de yeniden şekillendiriyor. Komşuluk bağları daha kırılgan; herkesin aklında aynı soru var: “Bir sonraki sene burada kalabilecek miyim?”
Bu belirsizlik, sadece evleri değil, ruh halini de daraltıyor.
Ev sahipleri cephesinde ise kısa vadede gelir artışı var; fakat uzun vadede istikrar sorunu büyüyor. Kira pazarlıkları gerginleşiyor, hukuki tartışmalar artıyor, piyasa güveni dalgalanıyor. Kısacası kazanç var ama huzur yok.
Peki ne yapılmalı?
Her şeyden önce sürdürülebilir ve öngörülebilir bir kira politikası şart. Kira artışlarını hem kiracıyı hem mülk sahibini koruyan formüllerle dengelemek artık bir lüks değil, ihtiyaç. Yerel yönetimlerin de sosyal konut, destek programları ve mahalle odaklı planlamayı ciddiyetle ele alması gerekiyor. Çünkü semtlerin geleceği sadece binalarla değil, içindeki insanların tutunabildiği ölçüde belirlenir.
Beylikdüzü bugün hâlâ güçlü bir yaşam alanı; geniş sokakları, yeni projeleri, sahil dokusu ve sosyal yaşamıyla potansiyeli büyük. Ancak potansiyelin gerçek hayata dönüşebilmesi için semti ayakta tutanların — yani burada yaşayanların — nefes alması gerekiyor.
Kira artışları bir ekonomik gösterge olabilir; ama etkisi insani. Ve bazen bir semtin geleceği, bir kira sözleşmesinin satır aralarında saklıdır.