Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
15°
Ara

İyilik de kötülük de bulaşıcıdır

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İyilik de kötülük de bulaşıcıdır

İyilik yapmaya alışmış, hayatında kötülüğe yer vermeyen insan sayısı o kadar azaldı ki artık

parmakla gösterilecek kadar az ve güçsüz kaldılar.

Genelde bu tarz iyi insanlar; yardımsever, sözü dinlenen, temiz yürekli olduklarından emin olunan kişilerdir.

Bu insanlara çevrelerinden hep şu tür baskılar gelir:

“Dostum, sen topluma ve çevrendeki insanlara çok faydalı birisin. Gel seni mahallemize muhtar yapalım.”

“Gel, seni belediyemizde başkan yapalım.”

“Gel, milletvekili adayı ol; senin gibi insanlara bu ülkenin çok ihtiyacı var.”

Bu insanlar çevremizdedir, aramızda yaşarlar ve son derece sağlıklı bireylerdir. Haksızlığa boyun eğmezler; zalimin karşısında, mağdurun ise hemen yanı başında kol kola dururlar.

Gücü nispetinde çözüm odaklıdırlar.

Bu tarz insanlar çevresindeki herkese iyi birer örnek olurlar. Bu iyilik hâli adeta bulaşıcı bir hastalık gibidir. Bazı insanların “Ben de ileride böyle iyi bir insan olacağım.” demesine vesile olur.

Bu, insanlık için çok güzel bir tercih ve yaşam şeklidir.

Böyle örnekleri hayatın merkezine koyarak yaşamayı kendine ilke edinmek, iyi yönde bir çeşit bulaşıcı hastalık gibidir. Bu tip insanlar yaşadıkları toplum ve toplumun geleceği açısından çok değerlidir.

Ne yazık ki böylesine iyi örnekler çok azdır; bu azlık ise üzücü bir durumdur.
Kötü örneklerin ise böyle bir sorunu yok; aksine o kadar çoklar ki insanlık adına iyi olmaya çalışanların bile yoldan çıkmasına sebep olacak kadar fazlalar. Her alanda, her meslek grubunda karşımıza çıkarlar.

Bazen bir bankacı, bazen tamirci, bazen mahalle esnafı, bazen yatırım uzmanı, bazen de yöneticimiz olarak karşımıza çıkarlar.
Bu kötü örnekleri yüzlerce meslek üzerinden çoğaltabiliriz; ancak en tehlikeli olanları siyasi ve idari yönetici konumundaki kötülerdir.

Eğer siyasi veya idari yönetimdeyseniz ve kötü bir insansanız, yaptıklarınızla topluma öyle zarar verirsiniz ki; kötü örnek olmanız çaresi olmayan bir virüs gibi toplumu çürütür ve geriye dönülmez bir uçuruma sürüklersiniz.

Siyasi ve idari anlamda kötü bir insansanız, çıkarınız neredeyse onu yaparsınız. Kötü insanlar, iyi şeyleri sadece insanların gözünü boyamak için yaparlar; görünürde iyilik yapıyormuş gibi görünürler ama arka planda mutlaka kendi çıkarları vardır. Asla başkalarını düşünmezler.
İşte böyle bir anlayış, toplumları kötü yönde etkiler. Siyasi ve idari kötüler, kapalı alanda hapşıran hasta gibidir; bulaşıcıdır, hızla çoğalırlar.

Topluma kötü örnek olanların en büyük ve en tehlikeli virüsü siyasetçi ve idari yöneticilerdir.
Çok anlamlı bir atasözümüzün dediği gibi: “Balık baştan kokar.” “Vatanım için siyaset yapıyorum.” diyen siyasilerin geldikleri son noktada;

Bulundukları yerden asla gitmek istemiyorlar. Dün “katil” dediklerini bugün “Gel, mecliste konuş.” diye çağırıyorlar. Bunu neden yaptıklarını halka açıklamıyor, şehitlerin ve ailelerinin vebalini yüklüyorlar.
Mafya babaları en yakın arkadaşları oluyor.
Kendisi gibi düşünmeyenleri hain ilan ediyorlar.
“En güvenilir kurum hangisi?” sorulduğunda toplumun büyük çoğunluğu dudak büküp “Güvendiğim kurum pek kalmadı.” diyor.

Maalesef adaletin olmadığı düşünülen bir ülke hâline geldik ve bu ülkede en büyük bulaşıcı hastalığı yayan kitle siyasi ve idari kesimdir.

Bu kitlenin etkisiyle daha kötü bir toplum olma yolunda hızla uçuruma doğru gidiyoruz.

Bir kişi kendisinin iyi, karşısındakinin kötü olduğunu söylüyorsa önce kendisine dönüp bakmalıdır. İşaret parmağıyla suçladığı kişiye yönelttiği o parmağa iyi baksın: Diğer dört parmak kendisini gösterir. Yani bir kişiyi suçlarken dört kere kendine bak…

Kötülük de iyilik de bulaşıcıdır; zor olan iyi olmaktır.

Zor olanda birleşmek umuduyla…

Kötülerden uzak durun.


 
 




 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *