İş İnsanları Derneği; Kim kime fayda sağlıyor?

Son dönemlerde yaşadığımız kentlerde, her köşe başında bir “iş insanları derneği” tabelası görmek mümkün. Her biri “ekonomiye katkı”, “istihdamı artırmak”, “girişimciliği desteklemek” gibi süslü sözlerle yola çıkıyor. Ama ortada ne üretim var ne proje.
Bu derneklerin çoğu, iş dünyasına yön vermekten çok, kendine vitrin hazırlamanın peşinde.
Artık dernek kurmak, birçok çevrede bir “statü göstergesi” haline geldi. Birkaç tanınmış ismin adıyla bir yönetim kurulu oluşturuluyor, bir açılış kokteyli düzenleniyor, ardından bolca plaket ve sosyal medya paylaşımı geliyor. Sonra da “iş dünyasının sesi” olduklarını iddia eden açıklamalar.
Oysa bu derneklerin çoğu, gerçek anlamda iş dünyasının değil, görünürlük arayışındaki bir azınlığın temsilcisi.
Gerçek üretim yapan, istihdam sağlayan, alın teriyle kazanan binlerce küçük ve orta ölçekli işletme var bu ülkede. Ama onların sesini, bu gösterişli dernekçiliğin gürültüsü bastırıyor. Tabelalar çoğalıyor, toplantılar artıyor ama üretim yerinde sayıyor.
İş dünyası temsilciliğiyle siyaset arasındaki çizgi siliniyor. Oysa gerçek sivil toplumun gücü, bağımsızlığından gelir. Siyasetin parçası haline gelen bir dernek, toplumun değil, yalnızca belli çevrelerin sesi olur.
Eğer gerçekten bir “iş insanları platformu” kurulacaksa; üretimi, yeniliği ve istihdamı önceleyen bir anlayışla hareket etmek gerekir. Şeffaf, hesap verebilir, siyasetten bağımsız ve toplumsal faydaya odaklı bir model…
Aksi halde bu dernekler, ülke ekonomisine değil, sadece isimlerin kartvizitine katkı sunar.
Bugün geldiğimiz noktada tablo açık: Dernek sayısı arttıkça, gerçek iş dünyasının sesi daha az duyuluyor.
Artık sormanın vakti geldi: Bu dernekler gerçekten iş insanlarını mı temsil ediyor, yoksa sadece temsil ettiklerini mi söylüyor?
Örnek mi istiyorsunuz?
Yaşadığınız yer neresi olursa olsun, kaldırın kafanızı ve bakın çevrenizdeki boş tabelalara.
Hemen hemen her ilçede şu iş insanları derneği, bu iş insanları derneği.
Bakın bakalım o dernek yöneticilerine, kaç kişi istihdam ediyor?
Sıfır.
Eee, o zaman sen iş adamı veya iş insanı her neyse unvanını nerden alıyorsun kardeşim?
Amaç mı, Görünürlük mü?
Kâğıt üzerinde her dernek bir amaç taşır: Üyeleri arasında dayanışma sağlamak, girişimciliği desteklemek, yerel ekonomiyi canlandırmak… Fakat işin gerçeğine bakıldığında çoğu derneğin ilk icraatı basın toplantıları, plaket törenleri ve sosyal medya paylaşımları oluyor. Asıl üretim yerine “görünürlük üretimi” yapılıyor.
Dernek kurmak, kimi çevreler için artık bir prestij göstergesi haline geldi. Birkaç tanınmış iş insanını yönetim kuruluna almak, bir açılış yemeği düzenlemek, ardından “saygın iş insanları topluluğu” etiketiyle siyasete ya da bürokrasiye göz kırpmak… Bu tablo, samimi girişimleri bile gölgede bırakıyor.
Gerçek İş Dünyası Nerede?
Türkiye’de üretim, yatırım ve istihdam hâlâ küçük ve orta ölçekli işletmelerin sırtında. Ancak bu işletmelerin çoğu, gösterişli derneklerin toplantı salonlarında değil, atölyelerinde, fabrikalarında, pazarlarda alın teri döküyor. Ne yazık ki bu kesimin sorunları, “dernekçilik endüstrisi” içinde görünmez hale geliyor.
“İş insanları derneği” etiketiyle kurulan birçok yapının, ne ekonomiye yön verecek bir raporu, ne de üyelerine gerçek fayda sağlayacak bir projesi bulunuyor. Bu durum, iş dünyasının ciddiyetine gölge düşürüyor.
Siyasetle Flört Eden Dernekçilik
Bir diğer tehlike, bu derneklerin bazı siyasetçiler için PR (tanıtım) alanına dönüşmesi. Açılış törenlerinde verilen pozlar, düzenlenen ödül geceleri, paylaşılan övgü dolu mesajlar.
İş dünyası temsilciliğinden çok, siyasete göz kırpan bir lobi faaliyeti izlenimi veriyor.
Oysa gerçek sivil toplum gücünü bağımsızlığından alır. Ekonomik çıkar gruplarıyla iç içe geçmiş bir dernek, toplum adına değil, belli kişiler adına konuşur hale gelir.

Gerçek Sivil Girişim Nasıl Olmalı?
Eleştiriyi yapmak kolay, çözüm üretmek ise zor ama imkânsız değil. Eğer gerçekten bir iş insanları platformu kurulacaksa;
Üretim, istihdam ve yenilik odaklı somut projeler geliştirmeli,
Şeffaf bir finans yapısı kurmalı,
Siyasetten bağımsız, üyelerinin ortak yararını gözeten bir anlayışı benimsemeli,
Bölgesel kalkınmaya katkı sağlayacak iş birlikleri kurmalı.
Tabela değil değer üretmeli.
Her gün yeni bir “iş insanları derneği” kuruluyor, ama bu artış ne istihdama ne üretime yansıyor. Görünen o ki, dernek sayısı arttıkça gerçek iş dünyasının sesi daha da kısılıyor.
Artık sormak gerekiyor: Bu dernekler iş dünyasını temsil mi ediyor, yoksa sadece temsil ettiğini mi söylüyor?