Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Sisli
27°
Ara

Tatil de hayal oldu!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Tatil de hayal oldu!

Yaz tatili bir zamanlar orta gelirli ailelerin en doğal hakkıydı. Valizler hazırlanır, çocuklar heyecanla deniz hayali kurar, Ege sahillerinde geçirilen bir hafta, tüm yılın yorgunluğunu unuttururdu. Şimdi ise “tatil yapmak” giderek ayrıcalıklı bir kesimin ulaşabildiği bir lüks hâline dönüşüyor. Özellikle 2025 yaz sezonu, bu ayrışmayı tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.


 

Fiyatlar uçtu

aileler yolda kaldı


 

Bu yaz Antalya ve Bodrum’da ortalama bir otelin gecelik konaklama bedeli 8-11 bin TL arasında değişiyor. Kuşadası, Marmaris ve Çeşme gibi popüler bölgelerde bu fiyatlar biraz daha esnek olsa da, 4 kişilik bir ailenin 5 gece tatil yapabilmesi için en az 40–50 bin TL’yi gözden çıkarması gerekiyor. Üstelik buna ulaşım ve yeme-içme dahil değil.


 

Oysa Türkiye’nin yüzde 70’i asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Emekliler ise, bayram ikramiyesiyle yalnızca bir gecelik otel ödemesi yapabiliyor. Hal böyleyken, orta direk “tatil yapacak mıyız?” sorusunu bırakıp, “memlekete mi gitsek yoksa evde mi kalsak?” noktasına geldi.

 

Turizmin altın yumurtlayan 

tavuğu yalnızca dövize oynuyor


 

Otellerin büyük bölümü fiyatlarını dövize göre belirliyor. Çünkü hedef kitle artık yerli turist değil, Almanya’dan, Rusya’dan, İngiltere’den gelen turistler. Bu tercihi ticari olarak anlayabiliyoruz. Ancak bu durum yerli turisti dışlayan, toplumda tatil hakkını zenginlere ait bir ayrıcalığa dönüştüren bir yapıya dönüştü.

Erken rezervasyon sistemleri dahi artık yeterli değil. “%50 indirimli” denilen fırsatlar bile 5 gecelik bir tatilin bedelini 25–30 bin TL’ye indiriyor. Yani yine pahalı.


 

Alternatifler var 

ama yetmiyor


 

Kamp alanları, karavan tatilleri, butik köy otelleri gibi alternatif modeller umut vadediyor. Ancak bunlar da sınırlı sayıda ve artık fiyat anlamında diğer seçeneklerden çok da uzak değil. Tatil köyü olmayan, küçük pansiyonların bile fiyatları gecelik 2.500–3.000 TL seviyesine çıktı. Ayrıca ailelerin çoğu için “güvenlik”, “konfor” ve “ulaşım” gibi faktörler hâlâ belirleyici. Bu nedenle bu alternatifler hâlâ yaygın çözümler değil.


 

Ne yapmalı?


 

Tatil yalnızca para sahiplerinin ayrıcalığı olmamalı. Devletin bu alanda da sosyal politikalar geliştirmesi gerekiyor.

- Yerli turiste yönelik düşük bütçeli konaklama teşvikleri,

- Kamuya ait sosyal tesislerin genişletilmesi,

- Kırsal turizme destek verilerek fiyatların dengelenmesi gibi adımlar, hem yerli turizmi canlandırabilir hem de sosyal adaletin tesisi açısından önemlidir.


 

Son sözüm şu:

Tatil bir ihtiyaçtır. Ruh sağlığı, aile bağları, çocukların gelişimi açısından önemlidir. Bu hakkın, sadece geliri yüksek olanlara ait olması, Türkiye’deki sosyal eşitsizliğin turizm aynasındaki yansımasıdır. Eğer bu tabloya sessiz kalırsak, yakın gelecekte tatil yapmak, toplumun büyük çoğunluğu için sadece eski fotoğraflarda kalan bir anı olacaktır.


 


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *