Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Az bulutlu
20°
Ara
Damga İstanbul Haberleri CHP milletvekili Avşar: Kanal İstanbul'un millete faydası yok!

CHP milletvekili Avşar: Kanal İstanbul'un millete faydası yok!

CHP Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Kanal İstanbul projesinin kamu yararından çok belirli sermaye gruplarına hizmet ettiğini söyledi. Avşar, projenin İstanbul’un su kaynaklarını, tarım alanlarını ve ekolojik dengesini yok edeceğini belirterek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a, “Projeye ayrılan kaynakları riskli yapıların dönüşümünde kullanmayı düşünmüyor musunuz?” diye sordu.

Okunma Süresi: 5 dk

CHP Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Kanal İstanbul projesinin kamu yararından çok sermaye gruplarına hizmet ettiğini belirterek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a, "İstanbul’un riskli yapı stoku, depreme hazırlık durumu ve acil ihtiyaçları dikkate alındığında proje için ayrılan söz konusu kamu kaynaklarını ‘ekonomiklik, verimlilik ve etkililik’ ilkeleri bağlamında riskli yapıların dönüşümü, ulaşım altyapısının iyileştirilmesi ve mevcut su varlıklarının korunması gibi alanlarda kullanılması hususunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyorsunuz" diye sordu.Avşar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesi verdi. Kanal İstanbul’un kurum görüşlerine, bilimsel ve teknik analizlere ve bilirkişi raporlarına rağmen inadına yapılmak istendiğini, Boğaz güvenliği yerine haksız kazanç ve barındırdığı risklerle gündemde olduğunu belirten Avşar, projeyle su kaynaklarının tehdit altına gireceği, deprem açısından jeolojik riskler taşıdığı, tarım ve çevreye karşı tehdit oluşturduğu, şehir planları ve yargı süreçlerini hiçe sayıldığı, emsal artışları ve plan değişiklikleri ile haksız kazanç elde edildiği ve büyük güvenlik riskleri de taşıdığını ifade etti.

Raporlar yok sayılıyor 

Avşar, bununla birlikte İstanbul’un yeni 2 milyon nüfusu kaldıramayacağını, kanalın 698 m’lik eniyle aynı güvenlik riskini taşıdığını, kamusal yarardan çok, belirli sermaye gruplarına hizmet ettiğini, Sazlıdere Barajı'nın içme suyu kaynağı olmaktan çıkarıldığını, Terkos Gölü'nün risk altında olduğunu, tatlı yer altı su rezervlerinin bozulacağını, tarım ve orman arazilerinin yok olacağını, Çevre Düzeni Planı'nın keyfe keder değiştirildiğini ve yargı süreçleri ile bilirkişi raporlarının yok sayıldığını belirtti. Avşar, Kanal İstanbul projesinin ülkenin ekonomisi, sanayisi, turizmi, kültürü, sanatı, bilimi ve diplomasisiyle en büyük ve en gelişmiş şehri İstanbul için; gündeme geldiği 2011 yılından bu yana kamuoyunda en çok tartışılan, teknik, bilimsel, güvenlik, çevresel ve ekonomik yönleriyle büyük endişelere yol açan bir proje olduğunu belirtti. Bu projenin yalnızca Boğaz’daki gemi trafiğini azaltmak iddiasıyla değil; aynı zamanda etrafında oluşturulacak yeni şehir planları, imar düzenlemeleri, altyapı yatırımları ve bunlara bağlı haksız kazanç beklentileri ile de gündemdeki yerini koruduğunu belirten Avşar, söz konusu projenin tarım alanları, su havzaları ve doğal sit alanları üzerindeki etkisinin önlenmesi ve ilgili alanların korunması hususunda hangi tedbirlerin alındığı hususunun da belirsiz olduğunu ifade etti.

İstanbul için bir tehdit

Avşar, “Projeyle, güzergahta bulunan İstanbul’un su kaynaklarının tehdit altına gireceği, deprem riski açısından jeolojik olarak uygun olmadığı, tarım ve çevreye karşı tehdit oluşturduğu, şehir planları ve yargı süreçlerinin hiçe sayıldığı, emsal artışları ve plan değişiklikleri ile haksız kazanç elde edildiği ve bununla birlikte büyük güvenlik riskleri de taşıdığı belirtilmektedir" görüşünü dile getirdi. Mevcut durumda projenin sadece bir ulaşım veya güvenlik projesi olmadığını belirten Avşar, İstanbul'un doğal varlıklarını, çevresini, su kaynaklarını ve tarım arazilerinin yok olma tehlikesi taşıdığını, ÇED raporunda da anlaşıldığı üzere projenin hayata geçmesi durumunda Karadeniz, Karadeniz’e akan nehirler ve Azak Deniz’inde oluşacak su seviyesinin azalmasının ülkemiz için hayati bir risk taşıyacağını, yeni şehir için planlanan nüfusun başlangıçta ifade edilen 500 bin kişinin çok üzerinde olacağını, planlanan tesislerin kapasitesinin 2 milyonluk bir eşdeğer nüfusa işaret ettiğini belirtti. Proje gerekçesi olarak Boğaz'daki gemi trafiği ve kaza riskinin öne sürüldüğünü kaydeden Avşar, ancak en dar yeri 698 metre olan kanal açıldığında İstanbul Boğazı çevresinde yaşayanlar için öne sürülen risklerin, kat ve kat fazlasının kanal açıldığında çevresindeki yerleşim alanları için de geçerli olacağını ifade etti. Avşar, özellikle ‘özel proje alanları’ adıyla genişletilen bölgelere tanınan ayrıcalıklar, yoğunluk ve emsal artışları, inşaat alanı transferi gibi imkanların projenin kamu yararından ziyade belirli sermaye gruplarının çıkarına hizmet ettiğini ve TOKİ eliyle yürütülen on binlerce konutluk inşaatın, hukuki süreçler devam ederken ve planlar mahkemelerce iptal edilirken dahi İstanbul'un kritik su havzaları, meraları ve tarım arazileri üzerinde hız kesmeden devam ettiğini belirtti. Kanal İstanbul projesinin yıkıcı sonuçlarından bir diğerinin de İstanbul'a yılda ortalama 55 milyon m3 su sağlayan, kentin toplam su depolama kapasitesinin önemli bir bölümünü oluşturan Sazlıdere Barajı'nın proje nedeniyle tamamen ortadan kaldırılacağını ifade eden Avşar, “Ayrıca baraj, İSKİ'nin kullanım hakkı ve yasal koruma statüsü bulunmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı kararıyla içme suyu kaynağı olmaktan çıkarılmıştır.”

Terkos risk altında

Avşar, diğer önemli bir su kaynağı olan Terkos Gölü'nün de risk altında olduğunu, kanal kazısının, gölün doğu havzasından beslenmesini engelleyeceğini, gölden kanala doğru su kaçaklarına neden olabileceğini ve gölün su kalitesini bozacağını belirtti. Avşar, “Terkos kumulları ve tarihi kumul ağaçlandırmasının zarar görmesi, gölün içme suyu özelliğini tehlikeye atacaktır" dedi. Avşar, proje güzergahının, İstanbul'un stratejik yeraltı suyu rezervlerinin bulunduğu alanları da içerdiğini, manal kazısının, yeraltı su akışını bozacağını, tatlı yeraltı su rezervlerinin tuzlanmasına ve kalitesinin bozulmasına yol açacağını ifade etti. Kanal projesinin ekolojik dengeye ve tarımsal alanlara vereceği zararlara da değinen Avşar, şunları kaydetti: “Aynı zamanda İstanbul'un gıda güvencesi ve ekolojik dengesi için hayati öneme sahip tarım ve orman arazilerini de yok etmektedir. Binlerce hektar verimli tarım ve mera arazisi, beton yığınlarına dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. İstanbul'un nefes borusu olan Kuzey Ormanları'nın önemli bir bölümü, kanal ve bağlantı yolları, yeni yerleşimler ve inşaatlar için açılacak ocaklar nedeniyle geri dönülmez biçimde tahrip edilecektir.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *