Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
25°
Ara
Damga Gündem Mehmet Mert: Barış süreci samimi değil!

Mehmet Mert: Barış süreci samimi değil!

Youtube'da yayın yapan Feyman Medya kanalında Berrak Öztekin'in konuğu olan Damga Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Mert, gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. 'Terörsüz Türkiye' adı altında devam eden barış sürecini değerlendiren Mert, “Düne kadar 'Apo' demek suçtu, DEM Parti'nin haberini yapmak eleştiri sebebiydi şimdi tam tersi oldu. Bu süreç bana samimi gelmiyor. Sadece politik bir hamle gibi geliyor” dedi

Okunma Süresi: 6 dk

Damga Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Mert, Youtube'da yayın yapan Feyman Medya kanalında Berrak Öztekin'in konuğu olarak hem gazeteciliğe hem de Türkiye'nin siyasi gündemine ilişkin samimi açıklamalarda bulundu. Türkiye'de gazeteciliğin geldiği noktayı ve Damga Gazetesi'ni değerlendiren Mert, “Biz kendimi demokrat gazete diye tanımlıyoruz. Günümüzde yandaş mısınız candaş mısınız diyorlar ya ben bunu doğru bulmayanlardanım. Çünkü gazeteci doğrunun, bilginin, haberin yanında olur. Ne oncu ne buncu bir gazeteci olmamalı. Gazeteci demokrat olmalıdır. Haklının yanında olmalıdır, doğru haberin ve halkın yanında olmalıdır. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. İddia ediyorum Türkiye'de bağımsız bir araştırma şirketi olsa Damga'yı tarafsız yayın anlamında Türkiye'de ilk üçe bile koyar. İnsanların hükümet yandaşı gazete veya muhalif gazete gibi bir algısı var ama bilinmeli ki biz her zaman doğrunun ve haklının yanındayız. William Shakespeare demiş ki; “Kalabalıklar önemli değil, sizin için çarpan kalpler önemlidir...” Biz de bu sözü salık alıyoruz” diye konuştu.

Haber kanallarında haber yok 

Gazetelerde olduğu gibi televizyon haberciliğinde de durumun umutsuz olduğunu anlatan Mert, “Son yıllarda biliyorsunuz medya okuryazarlığı dersi var. Ben bu dersin ilkokullarda bile okutulması gerektiğini düşünüyorum. Zira insanlar haber nedir, haberci nedir anlamıyor. Akşam insanlar bir haber kanalını açtığında haber izliyorum sanıyor. Ama haber kanallarına bakın. Bir kısmı iktidar yanlısı bir kısmı muhalif. İktidara yakın medya iktidarın yanlışlarını göstermiyor, muhalif olan da muhalefetin yanlışlarını göstermiyor. Bunu gazeteler de maalesef böyle yapıyor. Ben bunun karşısındayım” dedi.

Yazılı medyaya değer verilmeli 

Yazılı medyaya değer verilmesi gerektiğinin de altını çizen Mert, “Geleneksel medyayı destekliyorum. Yazılı medyaya değer verilmesi gerekiyor. Japonya'da 30 milyon tirajlı gazeteler var, ABD'de Amazon gitti Washington Post'u satın aldı yazılı bir şekilde gazetenin çıkmasını sürdürdü. Türkiye'de ise yazılı basın da maalesef haber yok. Haber olmadığı için de gazete satılmıyor. Bakıyorsunuz bir gazete ben 500 bin sattım diyor ama gerçekte bu rakamlar yok. Mevcut tirajların hiçbirisi gazetelerin gerçek tirajları değil. Bunun sebebi de haber barındırıyor olmamaları. Hepsi bir bülten gibi. Örneğin cumhurbaşkanın icraatlerini yazan bir gazete. Böyle bir gazetenin çok satmasına imkan yok” ifadelerini kullandı.

Sahte olmayan bir şey yok!

Türkiye'deki sahte diploma skandalını da değerlendiren Mert, “Ünlü bir figür der ki; “Asılan suçlu değil, yakalanandır...” Yani ne demek istiyorum. Bu ülkede her gün bir sürü yanlış oluyor. Bir insan yakalandığı zaman “ha bu varmış” diyebiliyorsunuz. Ya benim ofisime, evime defalarca hırsız girdi. Bilgisayarlarımız, televizyonlarımız çalındı. Gittim personelim oturmuş ağlıyor. Hırsızlık bir meslek olmuş bu ülkede. Herkesin bir mesleği var. Ben gazeteciyim, kimi doktor, kimi avukat. Bu ülkede bir sürü ahlaksız, kanun tanımaz, vicdansız, sahtekar bir sürü de insan var. Bunların mesleği de hırsızlık. Adamların devletin E-Devlet sistemini çözmüşler, sahte imzalarla vs türlü türlü kötülükler yapabiliyorlar. İnsanların kredi kartları dahi çalınıyor. Sürekli algılarınız açık olmak zorunda. Ezcümle şunu diyeceğim; bu ülkede her türlü kötülük var. Diplomanın sahte olmasına niye bu kadar şaşırıyoruz. Sahte olmayan ne var ki bu ülkede. Benim için maaleasef bu ülkede sahte diploma olayı, bir siyasetçinin yolsuzluk yapması vs normalleşti. Anormal olan bu ülkede yasaların herkese eşit uygulanmaması. Anormal olan tek şey o.  Devletin adam kayırmaması lazım. Herkese eşit muamelesi yapması lazım” dedi.

Ekonomik ortam çok kötü 

Türkiye'de ekonomik ortamın çok kötü olduğunu da anlatan Mert, “Türkiye'de şu an geçim sıkıntısı yok. İnsanlar açlıktan ölüyor. Geldiğimiz nokta bu. Kimsenin elinde bir şey kalmadı. Şu an etrafta gözlemliyorum. Herkes borçla, krediyle dönüyor. Borcunu ödeyemeyip intihar etmek isteyen bir sürü insan var. Hiçbir alanda eşitlik yok. Örneğin siz emekli oluyorsunuz, aynı yaştaki komşunuz olamıyor. Bir sürü saçmalık var” şeklinde konuştu.

Barış süreci tamamen siyasi 

Hükümetin başlattığı 'Terörsüz Türkiye' süreci ve yeni anayasa tartışmalarına da değinen Mert, “Yeni anayasa tartışmaları var. 12 Eylül Anayasası mutlaka değiştirilmeli diyorlar. Yahu siz bu anayasayı kaç kere değiştirdiniz. Kaç kere referandum yapıldı. Başkanlık sistemine geçildi vs. Sürekli değişti, değiştirildi. Hala daha 12 Eylül Anayasası diyebiliyorlar. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi her seçim öncesi bir takım gazetecileri, siyasileri etkiliyor, kendi yanına çekiyor. Bir algı yaratıyor. Mesela barış süreci. Daha önce biz bunu gördük. Ben 2 şehit vermiş bir aileden geliyorum. En kötü barış en iyi savaştan iyidir diyoruz. Ama bunun altında sadakat, güven isteriz. Oysa 1 ay önce bu ülkede “APO” demek yasaktı, “Kürt” demek yasaktı. DEM Parti'nin haberleri bile yasaktı. Biz gazetede DEM Parti'nin haberini görsek iktidar yanlıları bize; “Ne biçim gazetecisin” diyorlardı. Şimdi bu adamlar DEM Parti'nin yanında siyaset yapıyorlar. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Barış süreci dedikleri şey Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın gelecek seçimde yine iktidarda kalmak için, muhalefeti dağıtmak için sürdürdüğü bir organizasyon. Seçim biter, Erdoğan kazanır ve bu süreç devam ederse ben bu sözlerimi geri alır özür dilerim. Ama Erdoğan ve ekibi kazanır yola devam eder bunların aynısını tek tek yaşarız” ifadelerini kullandı.

CHP'ye iktidar görevi verilmiyor 

CHP'li belediyelere yönelik bir affın çıkıp çıkmayağını da değerlendiren Mert, “Belki Adıyaman'da olduğu gibi bazı küçük CHP'li belediyelere yeniden görev verilir ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul'daki CHP'li ilçe belediyeleri için böyle bir şeyin olması çok zor görünüyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan tutuklu belediye başkanlarının serbest bırakılmasının karizmasını çizeceğini biliyor. O yüzden böyle bir şeye izin vermesi çok zor görünüyor. Devam eden barış sürecinde CHP'nin içeride veya dışarıda kalmasının çok bir şey değiştireceğini düşünmüyorum” dedi. Barış sürecinin içinde kalırsa oy kaybedecek beğenmediği AK Parti ve MHP ile aynı çatıda buluşacak, sürecin içinde yer almazsa daha çok baskı görecek. CHP'ye ben henüz iktidar rolü verildiğini düşünmüyorum. CHP'ye sanki; “Sen köşede dur, yüzde 25 oyla muhalefette kal” diyorlar gibi bir hava var” dedi.


CHP doğru yönetilmiyor

CHP'nin yanlış yönetildiğini de anlatan Mert, “CHP de doğru yönetilmiyor. CHP Lideri Özgür Özel partiyi tek başına yönetmiyor. Adeta bir şaşkın ördek gibi hareket ediyor. CHP yöneticilerinin futbol tabiriyle ben şampiyon olayım gibi bir derdi yok. Ben orta sıralarada gideyim, ligde kalayım yeter gibi hareket ediyorlar. Benim gördüğüm şu ki Sayın Erdoğan ve ekibi yeniden seçim hazırlığına giriştiler, DEM Parti ve Kürt seçmene yöneldiler. CHP ise olduğu yerde duruyor. AK Parti gider kara parti gelir ama Cumhuriyet Halk Partisi değişmez. Yani DP, ANAP döneminde de böyleydi” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *