Gıda İş Bölge Temsilcisi İbrahim Kızılyer, İstanbul'da; Esenyurt ve Hadımköy bölgesindeki fabrikalarda ara zam uygulamasının bu sene unutulduğunu söyledi. İşçilerin maddi anlamda ciddi zorluklar yaşadığını anlatan ve “Türkiye'de işçi olmak çok zor. Enflasyon sürekli artıyor, her şeye sürekli zam geliyor ama maaaşlara gelen bir zam yok” dedi. Kızılyer, “Esenyurt, Esenyurt, Hadımköy, Silivri ve Beylikdüzü’de, irili ufaklı 30 civarı fabrikanın bulunduğu sanayi bölgelerinde iş yerlerinde “gelenekleşmiş” bir uygulama vardı: Ara zam. Ancak 2025’in temmuzunda bu uygulamadan vazgeçilmiş durumda. Hatırlanırsa zam ayları olarak da bilinen ocak-temmuz aylarında sendikasız işletmelerde çalışan işçiler ara zam talep eder hatta bazı iş yerlerinde bu talep için üretimi durdururlardı. Hatta zam pazarlıklarının çıkmaza girdiği bazı noktalarda sendikalaşma girişimlerine de şahit olurduk. Bölgede bulunan Polenez, Perfetti, Beydağ gıda gibi fabrikalarında işçilerin sendikalaşma mücadeleleri bu zam dönemlerinde ortaya çıkmıştı. Ancak bu dönem patronlar ve yaverleri, zam isteyen işçilere karşı “Hükümet vermedi ki biz verelim” kozunu kullanıyor. Yani asgari ücretin senede bir defa belirlendiği dönemlerde dahi ara zam talep eden işçilerin taleplerini karşılamak zorunda kalan patronlar, asgari ücretin iki dönemdir senede iki defa belirlenmesini kendi lehlerine çevirmiş durumda” ifadelerini kullandı.
Ücret farkları sıfırlandı
Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakan Mehmet Şimşek'in ekonomi politikalarının işçi için büyük bir kıyım olduğunu kaydeden İbrahim Kızılyer, “Öte yandan Erdoğan-Şimşek programının hedefleri doğrultusunda işçilere yönelik baskılar zirveye çıkarken, bu baskılar sahaya “İşler iyi değil, ihracat azaldı” gibi söylemlerle yansıyor. Kısacası patronlar; psikolojik bir üstünlük kurup, işçilere aba altında sopa gösterip, 2024’te olduğu gibi 2025’in temmuzunu da kazasız belasız atlatmayı başardılar. Diğer yandan hayat pahalılığının arttığı, yoksulluğun derinleştiği, fabrikalardaki çalışma şartlarının da kötüleştiği ve ara zammın talep edildiği benzer dönemlerde işçilerin başvurduğu yöntemlerden biri, işlerinden ayrılıp, ücretin ve çalışma koşullarının görece daha iyi olduğu başka fabrikalarda çalışmaktı. Ve bu dönemler fabrikalar arasındaki ‘git-gel’lerin en fazla olduğu dönemlerdi. Fakat orta vadeli programın hedefleri doğrultusunda ücretler iyice baskılandığı için bu dönem işçilerin görece daha iyi diyebileceği bir fabrika da kalmadı ve bu “kaçışlar” bu dönem iyice durağanlaştı. Neredeyse tüm sektörlerde aynı kategorideki fabrikalar arasında ücret farkları sıfırlandı” dedi.
Tekstil sektörü can çekişiyor
En çok tekstil sektöründe sıkıntılar yaşadığını ve diğer sektörlerde de benzer sıkıntılar olduğunu da kaydeden Kızılyer, “Başta tekstil olmak üzere bazı tedarikçi firmalarda işlerin daralması işsizlik kaygısını artırırken; genel olarak gıda, metal, petrokimya, ambalaj, cam sanayisini içine alan işletmeler gece gündüz demeden fazla mesailerle üretimini sürdürüyor. İşçiler fazla mesailerle; günübirlik ek işlerle idare etmeye çalışıyorlar. “Temmuzda zam verecekler mi” sorusunu sormayı bırakan işçilerin, eylül ayından itibaren “2026’daki asgari ücret ne kadar olacak” sorusunu soracaklarına eminiz” şeklinde konuştu.