Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
20°
Ara
Damga Genel Bu ne biçim kanun!

Bu ne biçim kanun!

Eski AK Parti Milletvekili Metin Külünk, TBMM'de kabul edilen İklim Kanunu’nu sert sözlerle eleştirdi. Külünk, “Şimdi ne olacağını hep beraber göreceğiz. Soruyoruz: Bu ne biçim bir kanun. Bu kanun kime, nasıl bir kazanç sağlıyor?” dedi

Okunma Süresi: 3 dk


Muhalefetin 'doğa katliamına yasal kılıf' diye karşı çıktığı İklim Kanunu Teklifi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. AK Parti'nin eski milletvekili ve eski MKYK Üyesi Metin Külünk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yasalaşan İklim Kanunu'na sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Külünk, şu ifadeleri kullandı: “Tebliğ ettik. İklim Kanunu, milletimizin itirazlarına rağmen parlamentoda kabul edildi. Yani bu, bir inatlaşmanın eseridir. Teknik olarak, kamu bürokratlarının merkezde olduğu, uyum sağlamış bir kısım STK’nın kanaat bildirme adı altında kanun teklifinin hazırlanmasında yer aldığı bir model ile hazırlanan bir teklif söz konusudur. Ancak köydeki çiftçiden hayvancılıkla uğraşanlara, şehirdeki vatandaşlarımıza; velhasıl hayatın bütününü ilgilendiren bu kanun, milletimizle konuşulmadan, apar topar; İsrail’in İran’a saldırısı sürecinde ve dünyanın başka bir şey konuştuğu bir dönemde, bir anlamda Leman dergisinin alçakça saldırısı ve provokatörlüğünün tartışıldığı bir süreçte Meclis’ten geçirilmiştir.”

Kazanan sermaye
Yasayla birlikte kazananın sadece sermaye olacağını anlatan Külünk, “Şimdi ne olacağını hep beraber göreceğiz. Soruyoruz: Bu kanun kime, nasıl bir kazanç sağlıyor? Türkiye’de bu kanundan kazananın halkımız olmayacağı kesin; çünkü ek yükler getirecek, kazanan yine sermaye olacaktır. Küresel ölçekte bu kanun ile kaybeden ülkemiz Türkiye’dir; peki kazanan hangi küresel güçtür? Gazze’de soykırım yapan güç mü kazanmıştır? LGBT ile insanı çürütüp aileyi çökertmek isteyen güç mü kazanmıştır? Sanayide,Tarımda, özellikle hayvancılıkta “karbon salınımı çok” diyerek bu ülkeyi dipsiz bir uçuruma sürüklemeye çalışmanın anlamı var mı? İklim yasası, bu vatanın her gelişim hamlesinin önüne takoz koymaktır. Türkiye mi iklim değişikliğinin sebebi olmuştur? Sorumlu olmadığımız bir konuda bu küresel dayatmaya “evet” demenin ne anlamı vardır? İstanbul Sözleşmesi Meclis’ten geçtikten sonra sekiz yıl boyunca bu memleketin evlatları, bu kanunun şemsiyesi altında emperyalizmin taşeron örgütü olan LGBT örgütlerinin operasyonlarına kurban gittiler” dedi.

İpotek riski

Dünya Bankası'nın yasayla birlikte vereceği krediye dikkat çeken Külünk, “Dünya Bankası, 3 milyar dolar kredi verecek. Umarım bu kredi uğruna iklim sözleşmesinin şartlarının yerine getirilmesi istenmiyordur. 3 milyar dolar üzerinden bu memleketin iradesine ipotek koyma riski vardır. Küresel ölçekte hiçbir sorumluluğumuzun olmadığı iklim değişikliği yalanının arkasına saklanarak dünyayı tek tipleştirmek isteyenlerin, “uluslararası sözleşme” diyerek dayattığı Paris İklim Sözleşmesi’ne eklemlenecek olan içerdeki İklim Kanunu’nun, ülkemizin hayatında ve insanlarımızın yaşamında nasıl etkileri olacağını hep beraber göreceğiz. Şimdi sırada yapay et dayatması mı gelecek? Yapay et dayatmasının zeminini hazırlamak için şap salgını tartışmaları başlatarak köylerde hayvancılığın öldürülmesi mi hedeflenecek?” diye sordu. 

Et yiyemeyecek miyiz?

Yasayla birlikte halkın et yemekten de uzak kalabileceğine dikkat çeken Külünk açıklamasını şöyle bitirdi; “Bir müddet sonra bu milletin evlatları koyun eti, inek eti, tavuk eti yiyemez hale mi getirilecek? Beraberinde bu milletin attığı her adımda “gaz salınımı” adı altında ek vergiler mi konulacak? Havaya karbon salınması için izin alınması mı gerekecek? Tekelleşmiş karbon şirketleri kimler olacak? Biz tebliğ ettik; Allah da şahittir, milletimiz de şahittir. İstiyoruz ki milletimizin ve gençlerimizin geleceği ile devletimiz, bu tür dayatmalarla ipotek altına alınmasın. Bu sorumluluğu üstlenenler şunu unutmasınlar ki tarih sayfaları hiçbir şeyi unutmaz ve zamanı geldiğinde önümüze koyar."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *