Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
27°
Ara
Damga Genel Ataköy'de geri dönüşüm krizi!

Ataköy'de geri dönüşüm krizi!

Ataköy 1. Kısım sakinleri, önce çarşılarının yıkılması, ardından bu alanın devamındaki yeşil alana yapılmak istenen inşaata karşı mücadele verirken şimdi de kendi binalarının yıkılmaması için direnişe geçti. Kendilerinden habersiz binalarından karot alındığını belirten vatandaşlar, rant odaklı dönüşüme zorlandıklarını belirterek şikayetçi oldu

Okunma Süresi: 6 dk

SELVİ SARITAÇ

Ataköy 1. Kısım’da Albatros Turizm ve Otelcilik Anonim Şirketi’nin yeşil alanlarında yapmayı planladığı inşaatla ilgili tartışmalar devam ederken, bölge sakinleri şimdi de kendi evlerinin derdine düştü. Vatandaşlar, 1. Kısım'da yer alan B ve D bloktan daireler satın alan ve hemen akabinde hiçbir komşusu ile görüşmeden karot aldırarak binaları yıktırmaya çalışan, emekli savcı olduğu iddia edilen İlhami Bozkurt ve hali hazırda savcı olarak görevde olan oğlu İbrahim Bozkurt’tan şikayetçi oldu. Bu arada İlhami Bozkurt’un 20 Nisan 2022 tarihinde kurulan İBAH Gayrimenkul ve Turizm Yatırım Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu üyesi olması dikkat çekti. Baba ve oğulun CİMER’e de şikayet edildiği öğrenildi.


Damgaya konuşan çevre sakinleri, oturdukları binanın depreme karşı dayanıklılığını ölçmek amacıyla kat maliklerinin toplanarak alanında uzman lisanslı bir firmaya geçtiğimiz yıl inceleme yaptırdıklarını söyledi. Yapılan analiz sonucunda binalarının depreme dayanıklı ve herhangi bir riski bulunmadığını belirten Ataköy 1. Kısım D 3 Blok sakinleri, son iki yılda İlhami Bozkurt adına farklı kısımlarından alınan birçok daire olduğunu ifade etti. Bozkurt'un dairesi bulunan her blok için karot aldırdığını belirten vatandaşlar, “İlhami Bozkurt'un İBAH Gayrimenkul ve Turizm Yatırım Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu öğrendikten sonra şüphelerimiz arttı. Buradaki binalarımızın yıkılarak nüfus yoğunluğunu artırmak istiyorlar. Yetkililerden yardım bekliyoruz” çağrısında bulundu.


Güçlendirme yapılabilir

Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projesi olarak 1950'lerde planlanan, dünyaya örnek olacak bir şehircilik örneği olarak inşa edilen ve İstanbul’un kültürel mirasını da yaşatan bir yer olan Ataköy üzerinde deprem bahanesiyle yeşil alanlı apartmanların sistemli şekilde boşaltılmaya çalışıldığı iddia eden Ataköy sakinleri, binalarının bilimsel yöntemlerle performans değerlendirmelerinin yapılıp, güçlendirmeye uygun olanların çok daha ucuza mal olacak şekilde, kısmi veya kapsamlı güçlendirme uygulamalarıyla yenilenmesini istedi. Bir binayı yıkıp yeniden yapmanın milli servet anlamında da ekonomiye olan yükünün çok daha fazla olduğunu belirten sakinler, hali hazırda iyi durumda olan bir binanın bir de güçlendirme desteğiyle depreme oldukça dayanıklı hale geleceğinin uzmanlar tarafından da defalarca ifade edildiğini belirtti. Yurtdışında da bu tür uygulamaların örneklerinin bolca mevcut olduğunu, hem kültürel mirası korumak hem de güçlü ve dayanıklı olmasını sağlamak amacıyla bina güçlendirilmesinin sıklıkla tercih edilen bir yöntem olduğunu savundu. Seçim sürecinde Ataköy’ün korunmasıyla ilgili her türlü mücadelede bölge sakinlerinin yanında olacağını belirtmesine rağmen Belediye Başkanı Ayşegül Ovalıoğlu’na ulaşamadıklarını, ekibinin de duruma sessiz kalışını anlayamadıklarını belirten bölge sakinleri, belediye bünyesinde hizmet veren Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü'nde de herhangi bir bilgi paylaşımı yapılmadığını savundu.

 

Guguk kuşu taktiği!

Çevre sakinleri "Guguk kuşu taktiği" olarak adlandırılan bir yöntemle, yeni maliklerin bazı apartmanlara bilinçli olarak girip, kendi seçtikleri firmalardan alınan 'çürük raporları' ile binalarını yıktırmaya çalıştığını öne sürdü. Binalarının 2018 kriterlerine uygun olmayıp güçlendirmeye uygun nitelikte olduğunu vurgulayan mahalle sakinleri, sürecin bağımsız mühendislik raporlarına rağmen yeniden karot alınması, ardından belediyeye riskli yapı başvurusu yapılması ve kısa sürede apartmanın boşaltılması talebiyle devam ettiğini söyledi.


Sessizce el değiştirme

Vatandaşlar, “Ataköy’de olup bitenler, sadece bir binanın kaderi değil; bir dönemin şehircilik anlayışının, sosyal ilişkilerinin, yeşil kültürünün ve komşuluk bağlarının yok oluşu anlamına geliyor. Ataköy’ün büyük metrekareli ve bahçeli, düşük katlı yapılarının yerine, ne yapılacağı belli olmayan projeler için yıkım süreci başlatılıyor. Guguk kuşu hikâyesi gibi. Bir gün uyanıyoruz, evimizde bizim olmayan bir niyet var. Ve bizi oradan sessizce ama sistemli biçimde çıkarıyor. Bu bir bina meselesi değil, mahalle kültürünün ve ortak yaşam alanlarımızın sessizce el değiştirmesi. Deprem bahanesiyle rant operasyonuna maruz kalıyoruz. Bu şekilde ele geçirilen, yıkılan ve boşaltılmış olan binalar hızla virüs gibi yayılarak artıyor” dedi.

 

Bu tercih rant odaklı

Vatandaşlar, binaların teknik olarak güçlendirme ile korunabileceğini, ancak güçlendirme yerine yıkımın zorlandığını ve bu tercihin rant odaklı olduğunu belirtiyor. Elektrik kesintisi tehdidinin hukuksuz olduğunu, binanın güçlendirilmesi halinde hem daha güvenli hem de sosyal doku açısından koruyucu bir yol izleneceğini savunuyor. Vatandaşlar, “İnşaat mühendisleri odası yetkilileri, deprem riski altındaki binalarda yıkımdan önce mutlaka güçlendirme olasılıklarının teknik olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak Ataköy'deki bazı projelerde bu yol bilinçli olarak tercih edilmiyor çünkü, yıkım, arsa üzerinde yeni projelere olanak tanır. Yıkımdan sonra yerine ne yapılacağı belirsizdir. Savcı olan bir şahsın Ataköy gibi yüksek fiyatlı bir yerden kısa sürede 3 belkide daha fazla daire alması, aldığı her dairenin akabinde sistematik bir şekilde apartmandan karot aldırması ve binayı yıkıma götürtmesinin normalde başka semtlerde aylarca süren bir süreç. Ülkemiz bürokrasisinde tek gün aksatılmadan adeta olağandışı şekilde hızlandırılarak ve baskı yaptırılarak gerçekleştirilmesi bu konunun asla doğal olmadığını ve altında ciddi bir planlama, ciddi bir gizli ajanda olduğunu düşündürüyor” diye konuştu. Vatandaşlar son olarak, “İstanbul’un kalan son yeşil alanlarından biri olan Ataköy, sistemli bir şekilde dönüştürülüyor. Bu dönüşüm halkın onayıyla değil, onların üzerine baskıyla yapılıyor. Biz sesimizi duyurmazsak, yarın başka mahalleler de aynı senaryoyu yaşayacak” çağrısında bulundu.

 

ADIM ADIM İLERLİYOR!

Ataköy’de bazı apartmanlarda yaşanan dönüşüm sürecinin de adım adım işlediğini belirten mahalle sakinleri, “Değerli konumda, kısa katlı, yeşil alanı bol apartmanlardan satılık daire satın alınıyor. Binanın daha önce bağımsız laboratuvarlardan aldığı raporlar olmasına rağmen, yeni malik kendi belirlediği firmaya karot testi yaptırıyor. Firma binaya "çürük" raporu veriyor. Bu raporla birlikte belediyeye başvuru yapılıyor. Belediye, 90 gün içinde bina için ya boşaltma ya da güçlendirme kararı alınmasını talep ediyor. Ancak bu karar oy birliği gerektiriyor ve bu kadar kısa sürede sağlanması neredeyse imkânsız. Bu aşamada yürütmeyi durdurma istenen mahkemeden de kararın gelmemesi ile bu 90 gün hızla tüketilip binayı 3 ay gibi bir sürede elektrik kestirip boşaltıp tahliye ve yıkıma sürüklüyorlar. Oy birliği sağlanamayınca bina “riskli yapı” statüsüne giriyor ve yıkım kaçınılmaz hale geliyor. Elektrik ve suyun kesilmesi, baskı aracı olarak devreye giriyor” diyerek süreci özetledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *