Karaciğerin en yaygın kanseri olarak gösterilen hepatoselüler karsinom (HCC) dünya genelinde hızla artıyor. Tıbbi otoritelerin ‘sessiz ama ölümcül bir pandemi’ olarak tanımladığı sorunla ilgili The Lancet dergisinden yayınlanan yeni bir çalışma verileri ortaya koydu
Lancet Dergisi’nin Uluslararası Hepatosellüler Karsinom Komisyonu, 30’dan fazla ülkeden, hepatoloji, onkoloji ve halk sağlığı uzmanlarının kolektif çalışması sonucu bu raporu hazırladı. “Dünya çapındaki en saygın kurumların verileriyle desteklenen bu çalışma küresel perspektifte bir alarm zili çalıyor” diyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Organ Nakli Sorumlusu Doç. Dr. Veysel Umman, gerekli önlemler alınmazsa 2050’de yılda 1,5 milyon karaciğer kanseri vakası beklendiğine dikkat çekti. Doç. Dr. Umman, bu tabloyu şöyle değerlendirdi: “Karaciğer kanseri, kamuoyunda yeterince yer bulmasa da sinsi ve ölümcül biçimde yayılıyor. Bu çalışmaya göre pandemi öncesi ve sonrası karşılaştırmada: 2022’de 0,87 milyon yeni vaka varken, 2050’de 1,52 milyon yeni vaka bekleniyor. Bu artış, fark edilmeden büyüyen bir küresel halk sağlığı krizine işaret ediyor. Sessiz sedasız, hayatlarımızın tam ortasında artan bir felaket. Yıllık sadece yüzde 2 düşüş bile, gelecek 25 yılda 8,8–17,3 milyon vakayı önleyebilir ve 7,7–15,1 milyon hayatı kurtarabilir.”
Ciddi bir sağlık sorunu
Araştırmaya göre 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 870 bin kişinin HCC tanısı aldığını belirten Doç. Dr. Veysel Umman, bu rakamın 2050 yılına 1,5 milyonu geçmesinin beklendiğini hatırlattı. Türkiye’de de dünya ile benzer bir artış trendi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Umman, sözlerine şöyle devam etti: “HCC, dünya genelinde en sık görülen 6. kanser ve kanser kaynaklı yaşam kayıpların 3. en yaygın nedeni. Türkiye’de ise karaciğer kanseri tüm kanserler arasında ilk 10’da yer almıyor. Ancak karaciğer kanseri sadece yaygınlığı ile değil yaşam kaybı oranlarıyla dikkat çektiği için ülkemiz için de ciddi bir sağlık sorunu olarak önemini koruyor.”
Bilimsel verilerle ortaya kondu
“Bu araştırma, aslında yıllardır sahada gözlemlediğimiz gerçekleri bilimsel verilerle doğruluyor.” diyen Doç. Dr. Veysel Umman, “Karaciğer kanseri kader değil. Zamanında fark edilirse önlenebilir bir hastalık. Hepatit aşıları, kilo kontrolü, alkol tüketiminin azaltılması ve düzenli kontrollerle bu kanser türünün önüne geçebiliriz.” şeklinde konuştu.
Karaciğer yağlanmasına dikkat
Ülkemizde Hepatit B taşıyıcılığı yaygınlığı nedeniyle vakalarının büyük kısmının bu enfeksiyona bağlı olduğu bilgisini veren Doç. Dr. Umman, son yıllarda artış gösteren MASLD, yani Metabolik Disfonksiyonla İlişkili Steatotik Karaciğer Hastalığı, halk arasında "karaciğer yağlanması" olarak bilinen soruna dikkat çekti. Türkiye’de de obeziteye ve diyabete bağlı karaciğer yağlanması vakalarında ciddi artış gözlendiğine işaret eden Doç. Dr. Umman, “Bu hastalık obezite, insülin direnci, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi metabolik bozukluklarla birlikte görülür. MASLD ilerlediğinde siroza ve ardından karaciğer kanserine dönüşebilir. Zaten karaciğer kanserinin çıkışına zemin hazırlayan en temel etken karaciğerin artık siroz geliştirmiş olmasıdır. Özellikle alkol kullanmayan ama karaciğer yağlanması olmuş ve karaciğerin sirotik hale geldiği kişilerde de kanser gelişebildiğini göstermesi açısından önemlidir.” diye konuştu.
Doç. Dr. Umman, halk arasında nispeten“ masum bir problem” olarak görülen ya da ihmal edilebilen karaciğer yağlanmasının dikkatle ele alınması gerektiğini vurguladı: “Karaciğer yağlanması, birçok insanda belirti vermeden ilerliyor. Bu yağlanma zamanla karaciğerde hasara, siroza ve kansere dönüşebiliyor” dedi.
Erken tanıyla şifa
Hepatoselüler karsinomda da diğer birçok kanserde olduğu gibi erken tanının son derece önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Umman, “Erken tanı konulan hastalarla, cerrahi tedavi, ablasyon veya karaciğer nakli gibi şifa sağlayabilecek seçenekler uygulanabiliyor. Ancak tanı geciktikçe kanserin evresi de ilerliyor ve tedavi şansı düşüyor ve yaşam süresi kısalıyor. Bu nedenle riskli bireylerin 6 ayda bir karaciğer ultrasonu yaptırması çok önemli” diye konuştu.
Önlemlerle durdurmak mümkün
“Raporun en çarpıcı bulgularından biri de şu: karaciğer kanserlerinin en az yüzde 60’ı, hepatit yani karaciğerde iltihap ve hücre kaybına yol açan bulaşıcı virüslerin hepatit B ve C virüsü (HBV, HCV), ve metabolik hastalıkların (MASLD) ve alkolün kontrolüyle engellenebilir.” Diye konuşan Doç. Dr. Umman, sözlerine şöyle devam etti: “Karaciğer kanserinin en yaygın nedeni 2022’de olduğu gibi 2050’de de hepatit B (HBV) olmaya devam edecek. Ancak oranı yüzde 39’dan yüzde 36,9’a düşecek. Bunun yanında alkol kaynaklı karaciğer hasarı ve metabolik kaynaklı steatohepatit (MASH) ise hızla artış gösteriyor ve bunlar önlenebilir kaynaklar.”

Siroz sadece alkol kullananlarda görülmez
“Bugüne kadar çoğu kişinin karaciğer hastalığını sadece alkolle ilişkilendirdiğini ancak yeni verilere göre sağlıksız beslenme, aşırı kilo ve hareketsiz yaşamın da karaciğeri aynı ölçüde yıprattığını gösterdiğini anlatan Doç. Dr. Umman, “Üstelik bazı kişilerde kanser, siroz gelişmeden de ortaya çıkabiliyor. Yani vücut hiçbir sinyal vermeden altta yatan genetik faktörlerin tetiklemesiyle ilerleyen bir sürece karşı da uyanık olmak zorundayız.” şeklinde konuştu.