Silivri'nin Balaban Mahallesi'nde yapımına başlanan Klinker Öğütme Tesisi tartışmaları devam ediyor. Son olarak, Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ve Silivri Demokrasi Platformu Sözcüsü Baki Çifçi bilgi edinme çerçevesinde belediyeye bir yazı yazarak sorularına cevap istedi. Balaban Mahallesi, Kartaltepe Mevkii, 221 ada 5 nolu parsel üzerinde, Boğaziçi Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması ve Huş Mühendislik tarafından projelendirilen, tanıtımı yapılan 'Klinker Öğütme Tesisi' hakkında bilgi talep eden Korsan ve Çifçi, “Klinker Öğütme Tesisi (çimento üretimi) projesi, nihai tanıtım dosyasının kapak ve giriş sayfasında görüldüğü üzere, Silivri kamuoyuna yansıyan bilgiler doğrultusunda, ilçemiz sınırları içerisinde bir çimento fabrikasının kurulması yönünde girişimlerde bulunulduğu anlaşılmıştır. Söz konusu girişimin halk sağlığını, çevresel dengeyi, ekosistemi, tarım ve hayvancılığı tehdit edebileceğine dair ciddi endişeler mevcuttur” ifadelerini kullandı.

Kaygılarımız var
İlgili dilekçede, “Kamuoyunda ve ilgili demokratik kitle örgütlerinde oluşan bu kaygılar doğrultusunda, 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca aşağıdaki sorularımıza açıklık getirilmesini rica ederiz” denilerek, “Silivri sınırları içerisinde kurulması planlanan çimento fabrikası projesi hakkında belediyenizin bilgisi ve dahli var mıdır? Varsa, bu kapsamda yapılan işlemler nelerdir? Söz konusu fabrika projesine ilişkin belediyenizce herhangi bir imar planı değişikliği, ruhsatlandırma, ön izin, görüş yazısı veya onay süreci yürütülmüş müdür? Varsa nelerdir? Projeye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatılmış mıdır? Bu sürece belediyenizin görüşü yansımış mıdır?” sorularına cevap istendi.

Halk bilgilendirildi mi?
Silivri Belediyesi'ne verilen dilekçede, Klinker Öğütme Tesisi’nde yıllık 990 bin ton olarak üretimin yapılmasının öngörüldüğü belirtilerek, “Bu üretim için gerekli hammadde ve başka yerlerden getirilmesi planlanan malzemeler nereden ve hangi yollarla temin edilecektir? Böylesine büyük ölçekli taşımacılık faaliyetlerinin, yakınında bulunan site ve diğer yaşam alanlarına etkisi değerlendirilmiş midir? Ayrıca, raporda belirtilen atık malzemelerin bertarafı konusunda çeşitli önlemler alınacağı öngörülse de bu önlemlerin pratikteki karşılığı ne derece inandırıcıdır? Belediyenizin, proje sahibi şirketten herhangi bir taşıt aracı, ekipman, bağış vb. yardım aldığına dair kamuoyuna yansıyan iddialar doğru mudur? Belediyeniz, 'birlikte yönetim' ilkesi doğrultusunda Silivri halkına ve temsilcilerine bu proje hakkında ne zaman ve hangi yollarla bilgi vermiştir?” diye soruldu.
Meclis'te onaylandı mı?
Silivri Belediye Meclisi üyelerinin söz konusu proje hakkında bilgisi olup olmadığı sorulan dilekçede “Mecliste bu konuda herhangi bir gündem veya oylama yapılmış mıdır? İlgili tesise herhangi bir ruhsat verilmiş midir? Verilmişse iptalini düşünüyor musunuz? Projenin dosyasının kapak ve tanıtım sayfasında belirtilen özelliklerinin aksine, 'Çimento Terminali' olarak lanse edilmesinin tepkileri yumuşatmaya yönelik olduğu yönündeki çelişkiyi belediyeniz değerlendirmiş midir? Söz konusu proje için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararına bir itirazınız olmuş mudur. Tam kapsamlı ÇED sürecinin başlatılması halinde, bölge halkının ve sivil toplum kuruluşlarının sürece katılımının sağlanması hususunda ilgili belediyelerin mevzuat gereği tabi olduğu yükümlülükler nelerdir? Toplantılarının süreci kapsamında halkın bilgilendirilmesi ve katılım toplantılarının organize edilmesinde Bakanlığın Yönergelerine tabi midir? Eğer tabi ise bu projede belediyenin yerine getirmesi gereken yükümlülükler nelerdir?” ifadeleri kullanıldı.
Yazılı yanıt istendi
İlgili dilekçede, “Silivri halkının yaşam kalitesini, doğasını, havasını, suyunu ve toprağını ilgilendiren böylesi önemli bir konuda şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri gereği; son yıllarda yaşanan kuşkulu orman yangınları, binlerce yerli-yabancı maden ruhsatı, kentsel betonlaşma, Gümüşyaka ve Değirmenköy başta olmak üzere bölge tarım alanlarının 'nitelikli tarımsal ova' statüsünde bulunmasının olası riskleri, Kanal İstanbul gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iktidarla davalık olduğu projelerin etkileri çerçevesinde açıklama yapılması kamusal bir görev ve sorumluluktur. Kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğu çerçevesinde, yanıltıcı ve gerçek dışı bilgilerin daha fazla yayılmasını önlemek adına; içinde bulunduğunuz siyasi tercihin temel ilkelerinden biri olan şeffaflık ve demokratik katılımcılık gereği, tarafımıza 15 gün içinde yazılı yanıt verileceğinden kuşkumuz yoktur” denildi.