Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
25°
Ara
Damga Manşet Haber Enkaz altında çürüdüler!

Enkaz altında çürüdüler!

1999'daki Marmara Depremi'nde ve 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde görev alan arama kurtarma gönüllüleri Niyazi Özgür Yüce ve Erdem Yetek, yaşadıklarını unutamıyor.

Okunma Süresi: 4 dk

Marmara Depremi'nde korkunç sahnelerle karşılaştıklarını belirten Yüce, Gölcük'e ve Adapazarı'na insan kokusundan girilmediğini, insanların enkaz altında çürüdüğünü söyledi. İstanbul'da yaşayan Niyazi Özgür Yüce ve Erdem Yetek, 24 yıl arayla meydana gelen Marmara Depremi ve Kahramanmaraş merkezli depremlerde arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Bu depremlerin dışında birçok olayda da afetzedelerin yardımına koşan Yüce şu an İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Yetek de Cansuyu Derneği İstanbul Arama Kurtarma İl Sorumlusu olarak görev yapıyor. Marmara Depremi'nin 26'ncı yıl dönümü dolayısıyla yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Yüce, 17 Ağustos 1999'daki depremin ardından ekip olarak İstanbul'dan yola çıktıklarını ancak Hereke civarında trafik durduğu için araçla ilerleyemediklerini söyledi. 

Tecrübemiz yoktu

Yüce, "Hereke'den Gölcük'e kadar yürüdük. Kaç saat olduğunu hatırlamıyorum. Bütün enkazların altından insan sesi geliyordu. Tabii o zaman bu kadar arama kurtarma bilinci gelişmemişti ülkede. Bugünkü imkanlar ve tecrübemiz yoktu. O günden bugüne ülkemiz çok yol kat etti. O gün STK'ler olarak da devlet olarak da bir acizliğimiz vardı. Bunu kabul etmek lazım. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Küçük bir mahşer yeri gibiydi” ifadelerini kullandı. Hereke'den Gölcük'e yürürken ekipmanlarını taşıyamadıkları için arama kurtarma işlemini ilk aşamada elle, yüzeysel yapmak zorunda kaldıklarını belirten Yüce, “Yurt dışından çok ekip geldi. Biz Japonlarla çalışmıştık. O zaman iş tamamen el yordamıyla yürümüştü. Bilimsel, teknik bir arama kurtarma yoktu, o günün şartlarında imkanlar da o kadardı” dedi. 

Korkunç bir sahneydi 

Gölcük'e ve Adapazarı'na insan kokusundan girilmediğini, insanların enkaz altında çürüdüklerini ifade eden Yüce, "İnsanın psikolojisini de mahvediyordu. O zaman arama kurtarmada sivil savunmalar vardı. Onlar da profesyonel ekipler değildi, devletin memurlarıydı. Sivil toplum kuruluşlarında çalışanların da çoğu eğitim almamıştı. Çok kişi psikolojik olarak hastanelik oldu. Korkunç bir sahneydi" diye konuştu. Yüce, Marmara Depremi'nin ardından Türkiye'de arama kurtarma çalışmalarına önem verilmeye başlandığını belirterek, "Şu anda Türkiye'de arama kurtarma konusunda çok başarılı, iyi eğitimli sivil toplum kuruluşları var. Hatay'da, Maraş'ta, Adıyaman'da, Malatya'da çalışan uzman ekip sayısı 30 bini bulmuştur. Bu rakamın Gölcük'te yüzde 1'i yoktu. Biz STK'ler olarak çok mesafe kat ettik, devlet de
çok mesafe kat etti. AFAD'ın, UMKE'nin kurulması önemli bir olaydır. 1999 depreminde çıkan kişiyi biz karga tulumba bir araca koyup götürüyorduk. Ambulans, ilk yardım, sağlıkla ilgili hiçbir şey yoktu" değerlendirmesini yaptı. 

Kolondan tencere çıktı

Yüce, depremlerde can kaybının önlenmesi için sağlam binaların inşa edilmesinin önemine işaret ederek, “Gölcük'te bir bina vardı. Kaç kat olduğunu bilmiyorum, sadece çatısı toprağın üzerindeydi. Aşağıdan bir çocuk 'Baba' diye bağırıyordu. Baba koşuyordu çatıya, birkaç tuğla atıyordu, sonra elektrik çarpmış gibi kaçıyordu geriye. Deprem sendromlarından bir tanesidir bu. Çocuğun sesi geliyor, baba tekrar koşuyor. Bu birkaç sefer tekrarlandı. Rabb'im böyle felaketleri tekrar göstermesin. Adapazarı'nda içinde hiç demir olmayan kolon gördüm. Gölcük'te neredeyse midye kabuklarıyla yapılmış kolonlar gördüm. Adana'da da kolonların içinden tencere çıkardık. Yıllarca çalışıp ailemize mezar alıyoruz. İnsanlar konut sahibi olurken çok
dikkat etsinler” uyarısını yaptı.

Görünce dehşete düştük

Arama kurtarma gönüllüsü Erdem Yetek ise Marmara Depremi'nin ikinci günü akşam saatlerinde Milli Gençlik Vakfı ekibiyle Sakarya'daki çalışmalara yardımcı olmak için yola çıktıklarını anlattı. Burada gördükleri karşısında dehşete düştüğünü ifade eden Yetek, Sakarya'nın Erenler ilçesinde kendilerine tahsis edilen ilkokulda, depremzedelere yaklaşık iki ay boyunca aşevi, çamaşırhane ve banyo hizmeti sunduklarını kaydetti. Enkaz altındaki vatandaşları kurtarmak için zaman zaman kendilerinden yardım istenildiğini aktaran Yetek, "Vefat eden birkaç kişiyi enkaz altından çıkarabildik. Tabii o dönemler arama kurtarma işinin çok acemisiydik, öneminin de farkında değildik. Türkiye'de özellikle 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden sonra arama kurtarmanın hem devletimiz hem de sivil toplum kuruluşları bazında ne kadar önemli olduğu bir kez daha gün yüzüne çıktı” dedi. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *