Faiz indi yük hafifledi mi?

Kredi kartı faizlerinde indirime gidildiği haberleri, son dönemde borç yükü altında ezilen milyonlarca vatandaş için ilk bakışta umut verici görünüyor. Yükselen enflasyon, artan yaşam maliyetleri ve gelir-gider dengesinin bozulduğu bir ortamda kredi kartları artık “harcama aracı” olmaktan çıkıp, adeta geçim kaynağına dönüşmüş durumda. Bu nedenle faiz indirimi kararı, ekonomik gündemde önemli bir başlık olarak öne çıkıyor.

Ancak meseleye biraz daha yakından bakmak gerekiyor. Faiz indirimi, mevcut borçların aylık yükünü kısmen azaltabilir; özellikle asgari tutarı ödeyerek borcunu çevirmeye çalışanlar için nefes aldırıcı olabilir. Fakat burada asıl soru şu: Bu indirim vatandaşın borç sarmalından çıkmasına gerçekten yardımcı olacak mı, yoksa sadece sorunu erteleyecek mi?

Bugün kredi kartı borçları, düşük gelirli kesimden orta sınıfa kadar geniş bir kitleyi etkiliyor. Market alışverişinden fatura ödemelerine, eğitim masraflarından sağlık harcamalarına kadar pek çok temel ihtiyaç kartla karşılanıyor. Böyle bir tabloda faiz indirimi, yapısal bir iyileşme sağlamaktan çok, geçici bir rahatlama sunuyor. Gelirler artmadığı, enflasyon kalıcı biçimde düşmediği sürece, kart borçları büyümeye devam ediyor.

Öte yandan bankalar açısından bakıldığında, faiz indirimi tüketimi canlı tutmayı ve tahsilat riskini azaltmayı hedefliyor. Vatandaş borcunu hiç ödeyemez hale geldiğinde sistem de kilitleniyor. Bu nedenle indirimin arkasında sadece sosyal kaygılar değil, finansal sistemin sürdürülebilirliği de var.

Yorumlamak gerekirse; kredi kartı faizlerinde yapılan indirim, doğru yönde atılmış ama tek başına yetersiz bir adımdır. Asıl ihtiyaç, vatandaşın kredi kartına mecbur kalmadığı bir ekonomik iklimin oluşturulmasıdır. Ücretlerin enflasyon karşısında korunması, temel harcamalardaki vergi yükünün azaltılması ve finansal okuryazarlığın güçlendirilmesi olmadan, faiz indirimleri sadece günü kurtarır.

Kısacası faiz düştü ama geçim hâlâ pahalı. Kart borçları hafifledi belki, fakat vatandaşın omzundaki yük yerinde duruyor. Gerçek rahatlama, rakamlarda değil, mutfaktaki tencerede hissedildiğinde mümkün olacak.