Amy Winehouse hakkında az bilinenler
"Back to Black ile müzik listelerini alt üst eden, sesiyle retro ruhu yeniden canlandıran bir efsane: Amy Winehouse."
Amy Winehouse, sadece şarkılarıyla değil, sessizlikleriyle de anlatılan bir kadın. Hayatı herkesin gözleri önündeydi. Ama gerçek Amy, ne sarhoş sahne görüntülerinde, ne de manşetlere taşınan skandallarda saklıydı. Asıl Amy, o eski usul mikrofonun önünde, gözlerini kaçırarak söylediği birkaç kelimede, titrek ama içten cümlelerinde gizliydi.
Üniversitedeyken hocamız bir gün derste Amy Winehouse’un belgeselini izletmişti. Ne kadar etkilemiş ki kaç yıl geçmesine rağmen hala aklımda kalmış ve iz bırakmış. Hazır Amy demişken de, hakkında az bilinen bilgileri sizinle paylaşmak istedim. İşte Amy Winehouse hakkında az bilinen ama çok şey anlatan bazı gerçekler:
1. Sahneye müzikle değil, tiyatroyla başladı
Amy, çocuk yaşlarda oyuncu olmak istiyordu. Londra’daki prestijli Sylvia Young Theatre School’a kabul edildi. Ama okulun disiplini, onun özgür ruhuna dar geldi. Öğretmenleri onu “yaratıcı ama isyankar” olarak tanımlıyordu. Bir süre sonra okuldan atıldı. Fakat bu kovuluş, onun sahneyle bağını koparmadı. Aksine, mikrofonla tanışmasına vesile oldu.
2. Gitarı kendi kendine öğrendi
13 yaşında babasından aldığı gitar, onun dönüm noktasıydı. Kurslara gitmedi, ders almadı. Kendi odasında oturup caz ve soul dinleyerek tellerin sesini anlamaya çalıştı. O dönem Billie Holiday, Sarah Vaughan ve Dinah Washington onun ilham perileriydi. “Kendi müziğimi yapmak istiyordum. Gitarım, günlüğüm gibiydi.” demişti.
3. Şarkılarının çoğu birer itiraf mektubuydu
Amy’nin şarkı sözleri adeta bir iç döküştü. “Rehab”, gerçekten reddettiği bir rehabilitasyon önerisinin üzerine yazıldı. “You Know I’m No Good”, kendi sadakatsizliğini anlatan nadir kadın şarkılarından biri olarak kabul edilir. “Back to Black” ise Blake Fielder-Civil ile yaşadığı toksik aşkın hem veda, hem sitem mektubuydu. “O beni terk ettiğinde, ben resmen siyaha döndüm” demişti bir röportajında.
4. Sıra dışı stilinin kökeni 60’lı yıllara dayanıyordu
Ona ait sandığımız beehive saç modeli ve kalın eyeliner aslında bir saygı duruşuydu. The Ronettes, Brigitte Bardot, Audrey Hepburn gibi ikonlardan esinlenmişti. Amy bu tarzı sadece beğenmiyor, sahipleniyordu: “Kendimi 60’larda doğmalıymışım gibi hissediyorum” demişti. Sahnedeki görüntüsü bir karakter değil, zamanla içselleştirdiği bir zırhtı.
5. Edebiyata ve şiire tutkundu
Çoğu kişi onun sesine hayrandı ama Amy’nin kalemi de aynı derecede güçlüydü. Lise yıllarında yoğun şekilde şiir yazıyor, Sylvia Plath okuyordu. Plath’in “The Bell Jar” romanını başucu kitabı yapmıştı. Şarkı sözlerindeki metaforik, karanlık anlatım buradan geliyordu.
6. “Back to Black” albümünü 3 haftada yazdı
Bir ayrılığın hemen ardından kendini stüdyoya kapattı. İngiliz yapımcı Mark Ronson ile girdiği yaratım süreci o kadar tutkuluydu ki, 3 hafta içinde albüm tamamlandı. Bugün hala dünya tarihinin en ikonik albümlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ve her kelimesi gerçek.
7. “Monkey” adında bir kedisi vardı
Amy evde çok fazla vakit geçirdiği dönemlerde kedileriyle konuştuğunu söylerdi. Hayvanlarla kurduğu bağ, onun insani ilişkilerindeki karmaşaya tezat şekilde sadeydi. “İnsanlara güvenemem ama Monkey beni asla yarı yolda bırakmaz” dediği bile olmuştur.
8. Tony Bennett ile son şarkı
“Body and Soul” şarkısı, onun sahneye veda şarkısı oldu. Bu düette Tony Bennett’in yanında yer almak Amy için bir onurdu. Bennett ise onun ardından şöyle dedi: “Amy bana göre Billie Holiday’den sonra gelen en içten caz sesiydi. Kayıp bir yıldızdı ama gerçekti.”
9. Sadece 27 yaşındaydı
Alkol zehirlenmesi nedeniyle, 23 Temmuz 2011’de Londra’daki evinde ölü bulundu. O da “27’ler Kulübü”ne dahil oldu: Jimi Hendrix, Janis Joplin, Kurt Cobain gibi… Henüz 2 albüm yayınlamıştı ama dünya onu hiç unutamadı. Çünkü sesinden çok daha fazlasıydı: O bir hikayeydi.
“Ben mükemmel değilim. Zaten öyle olmayı da istemedim. Ama dürüstüm. Ve müziğim de öyle.”
— Amy Winehouse
