Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
23°
Ara
Damga Gündem Ayşe Barım'ın tutukluluğu uzatıldı

Ayşe Barım'ın tutukluluğu uzatıldı

Menajer Ayşe Barım, Gezi Parkı olaylarının planlayıcısı olduğu iddiasıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçundan yargılandığı davada 30 yıla kadar hapis cezası alabilir. Ayşe Barım'ın bu suçlamalarla karşı karşıya olması, Türkiye'de siyasi gelişmeleri yakından takip edenleri endişelendirmektedir. Davanın ilerleyen sürecinde neler yaşanacağı merak konusu.

Okunma Süresi: 5 dk

MENAJER Ayşe Barım'ın Gezi Parkı olaylarının planlayıcısı olduğu gerekçesiyle 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçundan 30 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı davada ara karar açıklandı. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'ndan sağlık raporu alınmasına ve tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 1 Ekim tarihine erteledi. Duruşmada savunma yapan Barım, "2015 yılındaki ID İletişim oyuncuları listelenmiş; ama 2013 yılında ID İletişim'de 43 oyuncu vardı ve bu oyuncuların sadece 13'ü Gezi Parkı'na kendi istekleriyle gitmiştir. Savcılık 9 oyuncuyu ifadeye çağırdı, bu 9 oyuncu da kendi istekleriyle Gezi Parkı'na gittiklerini belirtmişler. Ama bunlar iddianameye konulmadı. Bu durum beni çok korkutuyor. Bizim oyuncularla olan iletişimimiz tehdit, şantaj üzerine zaten olamaz; ben onlara hizmet sunuyorum. Lehime olan bu delillerin geri çekilmesini, yani dosyada olmamasını da dikkate almanızı istiyorum" dedi.

Taksim'deki Gezi Parkı odaklı olayların planlayıcılarından olduğu iddiasıyla 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım' suçundan 28 Ocak'ta tutuklanan ve hakkında 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası istenen Ayşe Barım, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşma İstanbul Adliyesi 26. Ağır ceza salonunun yetersiz kalması sebebiyle 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Ayşe Barım, avukatları ile oyuncu Birce Akalay, Hakan Kurtaş, Bergüzar Korel, Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola, Metin Akdülger ve Birkan Sokullu başta olmak üzere birçok ünlü isim katıldı.

'HAKKIMDA KARALAMA KAMPANYASI BAŞLATILDI'

Duruşmada Savunma yapan menajer tutuklu sanık Ayşe Barım, "Benimle ilgili bütün iddialar asılsızdır. Bu iddialar, sosyal medya mecrasında kimliği belirsiz kişiler tarafından yayılmış asılsız iddialardır. 23 yıldır menajerlik yapıyorum. 23 yıldır ekibimle birlikte çok büyük başarılara imza attık ama bir anda sosyal medyada hakkımda iftira kampanyasıyla, büyük bir karalama kampanyası başlatıldı. Avukatım aracılığıyla itiraz etmek istedim fakat kimlikleri bulunamadı. İlk kampanya, benim birlikte çalışmaktan gurur duyduğum bir kadın oyuncu üzerinden gayriahlaki para kazandığım iddiasıydı. Avukatlarım bunları yayanların kimliğini tespit edemiyordu. Benim için sektörde tekelci, olumsuzlukların sebebi gibi gözüktüğüm yeni bir kimlik yaratıldı" dedi.

'BENİ ŞANTAJCI, PROVOKATÖR GİBİ GÖSTEREN İDDİALAR DÖKÜLDÜ'

Barım, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkımda şantaj konulu bir soruşturma başlatıldı. Yaklaşık 10 gün sonra, yine düğmeye basılmış gibi, benim Gezi Parkı olaylarını yönlendirdiğim, oyuncuları oraya götürdüğüm gibi beni şantajcı, provokatör gibi gösteren iddialar döküldü. Gezi Parkı 12 yıl önceydi. Davalar açıldı, soruşturmalar yapıldı. Bu soruşturmaların hiçbir anında ne şüpheli ne sanık ne de tanık olarak ismim geçmedi. Ben 12 yıl sonra nasıl bu suçlamayla suçlanıyorum, anlamıyorum. 2015 yılındaki ID İletişim oyuncuları listelenmiş; ama 2013 yılında ID İletişim'de 43 oyuncu vardı ve bu oyuncuların sadece 13'ü Gezi Parkı'na kendi istekleriyle gitmiştir. Benim Gezi Parkı'nda sadece aynı kıyafetle gittiğim fotoğraflar var çünkü sadece bir gün gittim. Oyunculardan biri bir gün Gezi Parkı'na gideceklerine dair bir tweet atıyor, ben de retweetliyorum ve onlarla gidiyorum. Ben gittiğimde bazıları zaten oradaydı. Zaten dizi oyuncularım orada olduğu için ben de gittim. Oraya her gün bir dolu ünlü gidiyordu; hatta bu yüzden basın sıkı takipteydi. Basın da orada olduğu için oyuncular bir açıklama yapmak istediler ve elden ele megafonla açıklama yaptılar. İddianamede bu oyuncuların hepsinin fotoğrafları, kimlerin ne açıklama yaptığı yazıyor. Orada benimle çalışmayan birçok oyuncu da vardı. Ama iddianamede sanki bütün ünlüler oraya gitmiş ve hepsi ID İletişim'de çalışıyormuş gibi gösterilmiş. Oyuncuların çoğu o zamanlar bizimle çalışmıyordu" diye konuştu.

'BU DURUM BENİ ÇOK KORKUTUYOR'

Barım, "İddianamenin ilk 65 sayfası Gezi Parkı olaylarını anlatıyor; geri kalan 50 sayfası ise benimle çalışmayan oyuncuları anlatıyor. Eğer yönlendirmiş olsaydım, başarılı bir menajer olarak 43 oyuncudan sadece 13'ünü mü örgütleyebilmişim? Ben birçok oyuncuyla telefonda görüşüyorum, menajerliğimde olmayan oyuncularla da görüşüyorum. Bunu mesleğim gereği yapıyorum. Savcılık 9 oyuncuyu ifadeye çağırdı, bu 9 oyuncu da kendi istekleriyle Gezi Parkı'na gittiklerini belirtmişler. Ama bunlar iddianameye konulmadı. Bu durum beni çok korkutuyor. Bizim oyuncularla olan iletişimiz tehdit, şantaj üzerine zaten olamaz; ben onlara hizmet sunuyorum. Lehime olan bu delillerin geri çekilmesini, yani dosyada olmamasını da dikkate almanızı istiyorum" dedi.

'2013'TE OSMAN KAVALA'YI HİÇ TANIMIYORDUM'

Ayşe Barım savunmasının devamında, “Osman Kavala ile irtibatım 2014'te başladı. Ben 2013'te Osman Kavala'yı hiç tanımıyordum. Hiç irtibatım yoktu çünkü sonradan tanıştım. Ama iddianamede Osman Kavala'yla görüştüğüm yazılmış. Osman Kavala'yla daha sonra görüşmemin nedeni de Fatih Akın'ın çektiği bir film üzerine iş gereği görüştüm. Beni Osman Kavala'yla Fatih Akın tanıştırıyor. Zaten bunu da ben tutuklandıktan sonra kendisi, bizi tanıştırdığını sosyal medya üzerinden açıklamış. Çiğdem Mater ile Boğaziçili olduğumuz için tanışıyoruz. Oyuncular da Boğaziçi'ne gidip oyuncularla sohbet etmeyi sevdiği ve söyleşi yaptığı için, vaktim oldukça ben de giderken onlara eşlik ediyordum. En son 2019'da görüşmüşüm kendisiyle. Mehmet Ali Alabora bir tweet atmıştı ve birçok insan tarafından eleştirilmişti. Sinemacı arkadaşlar ise Mehmet Ali Alabora'ya destek olmak için bir bildiri yazmışlardı. Bildiri bana da geldi. Ben de bildiriyi görünce Mehmet Ali Alabora'yı arayıp 'Lütfen bunu yayınlamayın' diye konuştum. Yayınlanmayan bir bildirinin suç unsuru olarak görülmesine anlam veremiyorum. Metin Yıldız ve Enver Aysever, ben tutuklandıktan sonra benimle ilgili sorunlarını dile getirmişler. Sonra bu insanlar ifadeye çağırılmışlar ve onlara 'Ayşe Barım'ın Gezi Parkı'yla alakası

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *