ÖZEL HABER: UFUK ÇOBAN
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, geride bırakmaya hazırlandığımız 2025 yılının ekonomik durumunu değerlendirdi. Damga'ya konuşan Avdagiç, 2026 yılı hakkında da öngörülerde bulundu. “Büyük bir değişime tanıklık ediyoruz. Her bir ülke dünya ekonomisiyle entegrasyon bağlarını korurken, küresel ticaret düzeninde derin bir parçalanma yaşanıyor” diyen Avdagiç, “McLuhan’ın 'dünya global bir köydür' sözü artık tek başına doğru değil. Görünen o ki, dünya ne tamamen birleşik bir küresel köy olacak, ne de tamamen parçalanmış bir kaotik yapıya teslim olacak. Uzunca süre hibrit bir dönem, yani 'küreselleşme içinde parçalanmanın egemen olacağı' paradoksal bir döneme giriyoruz. Küresel ekonomi, 2020-2022 arasında etkili olan pandeminin ardından, hâlâ yeni denge arayışını sürdürüyor. 2025, dünya ekonomisinde ılımlı, ancak asimetrik bir büyüme yılı oldu. Jeopolitik risklerin belirgin şekilde öne çıktığı 2025 yılı boyunca artan korumacılık eğilimleri ve tedarik zinciri yeniden yapılanması, yatırım ve ticareti frenleyen unsurlar oldu. Ne yazık ki yükselen korumacılık, yatırım ve ticareti azaltarak büyümeyi sınırladı” ifadelerini kullandı.
3 büyük süreç var
Yeni dönemin temel karakteristiği olarak 3 büyük sürecin öngörüldüğünü belirten Avdagiç, “İlki, 'seçici bağlanma' olarak tanımlanıyor. Yani, tüketim malları pazarı küresel karakter taşırken, kritik teknolojiler bölgesel/ulusal patikada yükselecek. İkincisine, 'çok katmanlı sistem' deniyor. Burada DTÖ'nün küresel ticaret kuralları ve Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası yükümlülük çerçevelerinin yanı sıra ABD, Çin ve AB gibi güçlerin yapay zekâ, çip ve farklı gümrük angajmanları bir arada var olmaya devam ediyor. Üçüncüsü ise 'dinamik gerilim.' Bu kavram, 'ne tamamen açık ne tamamen kapalı; ikisini aynı anda, akıllıca yönet' ilkesini tanımlıyor” dedi.
2025'te neler başarıldı?
Türkiye ekonomisine 2025’te dezenflasyon politikasının damga vurduğunu belirten Avdagiç, “2025'te kademeli faiz indirimleri, finansman koşullarında ve dış dengede göreli iyileşme öne çıktı. Ancak jeopolitik ve iç politik gelişmeler, potansiyel iyileşmeyi sınırladı. Artan belirsizlikler, korumacılık önlemleri, ticaret savaşları ve jeopolitik riskler gibi küresel tarafa yön veren gelişmeler ve içeride yaşanan sıkıntılara rağmen temel makro büyüklükler olumlu seyretti. Bu da Türkiye ekonomisinin dirençli bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha teyit etti” dedi. 2025 yılında nelerin başarıldığını sıralayan Avdagiç, “2025 yılı içinde ödemeler dengesi kırılganlıkları güçlü şekilde bertaraf edildi. Kur korumalı mevduatın yol açtığı dolarizasyon riski de tamamen ortadan kaldırıldı. Aynı şekilde TCMB rezervleri, tarihi rekor seviyesine ulaştı. Bu da bir yandan kur oynaklığı ve kur kaynaklı enflasyonist baskılara karşı önemli bir tampon oluştururken, diğer yandan da finansal istikrarın tesisine önemli bir katkı verdi. Hızı yavaşlamasına karşın dezenflasyon sürecinde elde edilen başarılar, kalıcı fiyat istikrarı açısından çok önemli kazanımlar ortaya koydu” bilgisini verdi.
Tedbir alınması lazım
“Dezenflasyon sürecinin yavaşlamasında özellikle kira ve eğitim gibi hizmet sektörlerinde geçmiş döneme endeksli fiyatlamalar, önemli bir katılık oluşturdu” diyen Avdagiç, “Ayrıca tarımda bu yıl yaşanan zirai don ve kuraklık gıda fiyatlarını artış yönünde etkiledi. Tarımda yapısal sorunlara çözüm üretmemiz ve uygulamaya geçmemiz gerekiyor. Hatta bu, acil gündem maddelerimiz içinde yer almalı. Üretimde yeniden dengelenme için ekonomi politikalarında 'destekleyici unsurlardan' vazgeçilmemesi ve bazı tedbirlerin alınması gerekiyor. Bunun da en başında 'KOBİ’ler ile ihracatçı KOBİ’ler için erişilebilir ve uygun maliyetli fonlama mekanizmalarının güçlendirilmesi' geliyor” uyarısını yaptı.
ALTERNATİF KAYNAK ŞART
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, sürdürülebilir büyüme için orta ve uzun vadede uygulanacak ekonomi politikalarında yeni destek mekanizmalarına ihtiyaç olduğunu belirterek, “Bu bağlamda; Kredi Garanti Fonlarının, kamu-özel sektör ortaklığı ile rekabetçiliğe yönelik dönüşüm programlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi önem arz ediyor. Ayrıca modernizasyon, teknoloji ve enerji verimliliği yatırımları için sabit ve uzun vadeli kredi programları oluşturulması gerekiyor. Yine kur riskine karşı uygun maliyetli hedge ürün ve sistemleri geliştirilebilir. Kısa dönemli vergi, amortisman teşviklerinin devreye alınması ve özellikle yatırımları hızlandırıcı vergi indirimlerinin uygulamaya konulması üretimi artıracaktır. Reel sektör ve ağırlıkla KOBİ’ler için finansal derinleşme ve banka dışı alternatif finansal kanalların devreye alınmasını önemli buluyoruz. Tüm bunlar sağlandığında Türkiye daha fazla ve daha katma değerli üretim gerçekleştirecek, daha fazla ihracat yapacak, daha fazla istihdam oluşturacaktır” dedi.
REFORM YAPMAK ÇABA GEREKTİRİR
Şekip Avdagiç açıklamasının sonunda, “2026 yılının, 2005’te çekilen sıkıntıların karşılığının alınacağı bir yıl olacağının beklentisi içindeyiz” dedi. Avdagiç, “Türkiye ekonomisi, güçlü yürüyüşünü hükümetin alacağı kararlı ve etkili tedbirlerle devam ettirecektir. Türkiye, bölgesinde yeni bir gerilim ve çatışma ortaya çıkmaması halinde çok kutuplu dünyanın bölgesel lideri olarak sivrilecektir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 'Sanayiden teknolojiye, tarımdan enerjiye, ekonomimizin tüm alanlarında büyük bir dönüşüm başlatıyoruz' sözleriyle 2026'yı 'yapısal reformlar' yılı ilan etti. Biz reel sektör olarak bu açıklamayı heyecanla karşıladık, umutla da gelecek yıl gerçekleşmesini bekliyoruz. Reformların adı kadar, kuşkusuz ki uygulaması da büyük emek, çaba ve kararlılık gerektiriyor. Bu konuda özel sektör olarak beklentimiz, reform alanlarının belirlenmesi, hızla uygulamaya geçirilmesi ve uygulama süreçlerinin kararlılıkla takip edilmesidir. 2025’te görülen küresel tedarik zinciri dönüşümü ve 'nearshoring' eğilimi, Türkiye’ye yeni ihracat ve üretim fırsatları sunuyor. İnanıyorum ki bu fırsatların kazanıma dönüşmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesiyle hız kazanacaktır” ifadelerini kullandı.